Değişmeyen gündem: İslamda Reform

A -
A +

Son iki asırdır, Batı'nın teşviki ile İslam ülkelerinde her zaman "Dinde reform" konusu gündeme getirilir. Her platformda, "Dinde yenilik, dini çağa uydurma" konuları işlenir. Hakim güçler, Hristiyanlıkta reform yaparak, kendi arzularına göre bir din ortaya çıkarttıkları gibi, İslamiyette de reform yaptırarak, sınırlarını kendilerinin çizdiği bir İslam ortaya çıkarmak yani İslamiyeti protestanlaştırmak istemektedirler. Bu arzu çeşitli vesilelerle, organizasyonlarla sık sık önümüze getirilmektedir. Geçen hafta Suudi Arabistan'ın Mekke kentinde yapılan, İKÖ'nün 3. Olağanüstü Zirvesi'nin, "Reformlar" ve "Aydınlanmış İslâm" gündemi ile toplanması; mütedeyyin, muhafazakâr Müslümanları endişeye sevk etmiştir. İslam Konferansı Örgütü'nün son iki yıldır yapılan hemen tüm toplantılarının ana gündemini "reform" konusu oluşturdu, reform ve "Ilımlı İslam" konusunda birçok İslam ülkesi ciddi öneri paketleri hazırladı. Sayın Başbakanımızın da ifade ettiği gibi, İslam İslamdır; İslamın "Ilımlısı" "Radikali" olmaz. Batı'nın ılımlıdan maksadı, içi boşaltılmış bir İslam. Buna rağmen, 1966'da kurulduğu günden bu yana çoğunlukla atıl duran İslam Konferansı Örgütü'nün reforma kilitlenip "ılımlı İslam"ı gündeminin önemli konuları arasına alması, zirvenin "Ilımlı İslam Zirvesi" olarak adlandırılması "Dinde Reform" endişelerini artırmaktadır. İKÖ'nün hazırlamış olduğu reform paketlerinin bu konularla yağunlaşması, haliyle İslam'ın yeniden yorumlanması tartışmalarının bir kez daha gündeme getirileceği endişesini doğuruyor. Şayet bu endişeler doğrulanırsa, İslâm dünyasının geri kalmışlığı İslam'ın temel kaynaklarına yüklenecek, bu bağlamda birtakım operasyonlar düzenlenecek ve İslam dünyası, başkalarının kendi kalıplarıyla biçtiği bir elbiseyi giymeye zorlanacak. Bu endişelerle zirvenin nihai kararları beklendi. Nihayet, İKÖ zirvesinde alınan kararlar "Mekke Bildirisi" adı altında yayınlandı. Bildiride yer alan, "Ilımlı İslam esas alınacak, İslam'ın esasında bir hoşgörü dini olduğu vurgulanacak, bütün İslam mezhepleri birbiri ile dost olacak, kadınların da katıldığı bir fıkıh konseyi kurulacak, kadın haklarının iyileştirilmesi için birimler oluşturulacak, kültür alanında karşılıklı tercümeler teşvik edilecek, İKÖ medeniyetlerarası diyaloğa aktif katılacak" (Y.Şafak, 8.12.2005) gibi maddeler yukarıdaki endişeleri daha da artırdı. Alınan bu kararlar, 14 asırdır tatbik edilen İslamdan, öz değerlerimizden kaçışı, yeni açılımları, yabancıları taklide yönelmeyi işaret etmektedir. Böyle bir yaklaşım İslama bir şey kazandırmaz, aksine çok şey kaybettirir. İslam çağa uymuyor diye reform yapmak isteyenler, bilerek veya bilmeyerek İslamın yıkılmasına yardım etmiş olurlar. Çünkü İslamiyet her çağa uygundur, reforma ihtiyacı yoktur. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Bir zamanlar komünizmin fikir babası meşhur fikir adamı Roger Garaudy"Niçin İslâmı seçtiniz?" Sorusuna "İslâmı seçmekle çağı seçtim" şeklinde cevap verdikten sonra şöyle devam ediyor: "İslam, çağları arkasında sürükleyen bir dindir. Diğer dinler ise, çağların arkasında sürüklendi. İslam dışındaki bütün dinler zamana uyduruldu. Reforma tabi tutuldu. Mukaddes kitablar zamana göre tahrif edildi. Kur'ân-ı kerim ise, indirildiği günden beri hep zamana hükmetti. O, zamanı değil, zaman onu izledi. Zaman yaşlandıkça o gençleşti. Bu, çağlar üstü bir olaydır..." > Tel: 0 212 - 454 38 21 Faks: 0 212 - 454 38 29

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.