Kendilerini takip eden Firavun'dan dolayı İsrailoğulları korkuya kapıldılar. Hazreti Musa onları teselli etti. Firavun ve askerinin kendilerine hiçbir zarar yapamayacağı hakkında teminat verdi. Çünkü, Allahü teâlâ onları kurtaracağını vaat etmişti. Musa aleyhisselâm da, Allahü teâlânın vaadinin hak olduğunu biliyor ve Ona güveniyordu. İsrailoğullarına dedi ki: - İçinde bulunduğunuz hâlin hakikati, asla sizin zannettiğiniz gibi değildir. O mel'unlar size yetişemeyecekler ve bir zarar yapamayacaklardır. Çünkü, Rabbimin yardım ve koruması benimle beraberdir. Bana kurtuluşumuzu vaad etti. Onun vaadinde yanlışlık olamaz. O, vaadinden asla dönmez. O, beni ve sizi düşmanlarımıza karşı elbette himaye buyuracaktır. Korkmaya, endişelenmeye lüzum yok. Orada bulunanlardan biri şöyle dedi: - Nereye gideceğiz ki, önümüz deniz, arkamız ise düşmandır. Bunun üzerine Musa aleyhisselâm duâ etti. Bir gün Resûlullah efendimiz Eshab-ı kirama buyurdu ki: - Musa aleyhisselâmın İsrailoğulları ile denizi geçerken söylediği kelimeleri size bildireyim mi? Eshab-ı kiram; "Evet, buyurun ya Resûlallah!" deyince, buyurdu ki: - Allahümme leke'l-Hamdü ve ileykelmüştekâ ve entel-müste'ân ve aleykettüklân, velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil azîm. Musa aleyhisselâmın bu duâsından sonra, Allahü teâlâ, ona vahyetti ki: - Asanı denize vur! Böyle yapınca, bizim kudretimizle denizde kuru yol açılır. Böylece, Firavun'un size yetişmesinden ve denizde boğulmaktan korkunuz kalmaz. Musa aleyhisselâm asasını vurunca, deniz on iki parçaya ayrılıp, on iki yol meydana geldi. Her yolun iki yanı semaya yükselen büyük bir dağ gibi sularla kaplı, açılan yollar ise kupkuru idi. Yolların etrafındaki yüksek sular, Allahü teâlânın kudretiyle, hareket etmeden o şekilde duruyordu. Musa aleyhisselâm ve yanında bulunanlar, on iki grup hâlinde, Allahü teâlânın kudretiyle denizde açılan yollara girip ilerlemeye başladılar. Zira İsrailoğulları Hazreti Yakûb'un on iki oğlundan çoğalmışlardı. İsrailoğulları denizde ilerlerken, bir yolda bulunan başka yoldakini bilmez ve görmezdi. Çünkü arada dağ misali su kümeleri, donmuş hâlde duruyordu...