Son iki asırdır, Batı'nın planlamaları ile İslam ülkelerinde zaman zaman "Dinde reform" konusu gündemi getirilmiştir. Son zamanlarda gündeme getirilen, "Dinde yenilik, dini çağa uydurma, hurafelerden temizleme..." çalışmaları bu planın bir parçasıdır. Tepki görmesin diye "Reform" kelimesi kullanılmayarak bu kılıfta sunuluyor. "Reform" nedir, ne değildir? Buna bir bakalım: Reform, ıslah etmek, bozulmuş bir şeyi düzelterek, eskiyi doğru haline getirmek demektir. Hıristiyanlık bozulduğu için reform yapıldı. Müslümanlık bozulmadığı için böyle bir hareket dini bozmak olur. İslamiyet her çağa uygundur, reforma ihtiyacı yoktur. Şunun bunun adına, menfaat adına konuşmayan herkes bunun öyle olduğu bilmektedir. Bir zamanlar komünizmin fikir babası meşhur fikir adamı Roger Garaudy "Niçin İslâmı seçtiniz? Sorusuna "İslâmı seçmekle çağı seçtim" şeklinde cevap verdikten sonra şöyle devam ediyor: "İslam, çağları arkasında sürükleyen bir dindir. Diğer dinler ise, çağların arkasında sürüklendi. İslam dışındaki bütün dinler zamana uyduruldu. Reforma tabi tutuldu. Mukaddes kitablar zamana göre tahrif edildi. Kur'an-ı kerim ise, indirildiği günden beri hep zamana hükmetti. O, zamanı değil, zaman onu izledi. Zaman yaşlandıkça o gençleşti. Bu, çağlar üstü bir olaydır. Bugüne kadar, bunca savaşların bıraktığı korkunç, sosyal, siyasi ve ekonomik sarsıntılardan daha büyük bir olaydır. İslâm, materyalizme de, pozitivistlerin görüşüne de hakimdir. Fakat bunlardan hiçbiri, İslama hakim değildir." İslam çağa uymuyor diye reform yapmak isteyenler, bilerek veya bilmeyerek İslamın yıkılmasına yardım etmektediler. Reform yapmak isteyenlerin ortak özelliği, dinimizin temel fıkıh kitaplarını kabul etmemek, doğrudan Kur'an-ı kerimden hüküm çıkarılmasını savunmaktır. Bunlar, "Dini ıslah ediyoruz, ana kaynağa, Kur'ana sarılmalıyız" diyerek ayet-i kerimelere yanlış mana veriyorlar. Halbuki, ister kasti olsun, isterse, cehaletleri sebebiyle, Kur'an-ı kerime yanlış mana veren kimseler dinden çıkar. Hadis-i şerifte, "Kur'an-ı kerimden kendi aklı ile, kendi düşüncesi ve bilgisi ile mana çıkaran kâfirdir" buyuruldu. Bunun için Ehl-i sünnet âlimlerinin kelam, fıkıh kitaplarından nakil yapmayan kimselerin yazdığı kitaplar çok zararlıdır. İnsanları felakete sürükler. İslamiyetin bozulmadan bugün gelmesini sağlayan bu temel fıkıh kitaplarımız, Resûlullahın sözlerini ve Eshâb-ı kirâmdan gelen sağlam haberleri bildirmektedirler. Hepsi, en yetkili, yüksek âlimler tarafından yazılmışlardır. Bütün İslam âlimlerince sözbirliği ile beğenilmiştir. Asırlar boyunca, hiçbirinde hiçbir değişiklik olmamıştır. Her çağın ihtiyacını karşılayacak kapasitede olduğu için, değişikliğe lüzum yoktur. Dini her asrın modasına, gidişine göre değiştirmeye kalkışmak, her zaman için yeni bir din yapmak demek olur. Böyle değişiklikleri, Kur'an-ı kerime ve hadis-i şeriflere dayandırdıklarını iddia etmeleri Kur'an-ı kerimi ve hadis-i şerifleri bilmemenin, islâmiyeti anlamamanın bir alâmetidir. İslâmın emirlerinin, yasaklarının zamana göre değişeceğini sanmak, islâm dîninin hakîkatine inanmamak olur. Dinde reform isteyenler, temel kitaplara dokunmayıp, yalnız câhil halk arasına yerleşmiş olan hurâfeleri yok etmek isteseler, buna birşey denemez. Böyle yaparlarsa İslâmiyete hizmet etmiş olurlar. Fakat niyetlerinin bu olmadığı, maksatlarının üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğu anlaşılıyor. Zaten, Ehl-i sünnet âlimlerinin temel kitaplarında hiçbir hurâfe yoktur. Din câhilleri arasında hurâfeler bulunur. Bunları temizlemek reform ile değil, "Ehl-i sünnet" âlimlerinin fıkıh kitaplarını yaymak, gençlere bunları öğretmekle olur.