Dün, malum kesimlerin Diyanet'in, internet sitesindeki bazı yazılarına gösterdikleri tepkiden ve Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Bardakoğlu'nun, sitede yazılanların arkasında durup gereken cevabı verdiğinden bahsetmiştim. Fakat bu haklı tavrı, Diyanet'ten sorumlu bakandan göremedik. Bu, yüzde yüz haklı konuda, kendine bağlı kurumunun yanında yer almaması, flörtü meşru görenlerin yanında yer alması halkımızı üzdü. Anadolu Ajansı'nın haberi özetle şöyleydi: "Diyanet internet sitesinde flörtün zina sayılması, kadının parfüm sürmesinin günah olarak nitelenmesine Bakandan tepki geldi: Yüzlerce yıl önce yapılan yorumla bugünün yorumu aynı olamaz. Yüzlerce yıl önce yapılan yorumu din olarak algılarsanız gülünç duruma düşersiniz, dedi. İSTEĞE GÖRE DİN OLMAZ Diyanet İşleri Başkanlığı'nın internet sayfasında yer alan bilgilerin zaman içinde yenilenmesi ve gözden geçirilmesi gerekir. Asırlarca önce yapılan yorumlar din değildir. Bunu din olarak algıladığınız zaman, alıp bugüne getirirseniz, gülünç ve zor durumlarla karşılaşırsınız" dedi. Dini yorumların zamana ve şartlara göre değişebileceğini vurgulayan Bakan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Din sürekli gelişmeye, yorumlamaya açık bir kurumdur. Dolayısıyla bunun hakkını verebilmek lazım. Yoksa kolaycılığa kaçıp da daha öncekiler bizim adımıza da düşündüler, 'işte onların düşündükleri' deyip ortaya koyarsanız ondan bir sonuç çıkmaz, karmaşa çıkar. Din İşleri Yüksek Kurulu, Diyanetin bu konularda karar alma, düşünce geliştirme yetkisine sahip yetkili kuruludur. Şimdi tekrar oluşturulma aşamasında. Akademisyenlerden de orada temsilciler olacak. Bu şekilde sıkıntıları aşacağız" (Bu, dini zamana göre, isteklere göre yeniden yorumlayacağız, demektir.) Sorulduğu zaman Diyanet camiası ve İlahiyatçılar; İslamda Reforma ihtiyaç yoktur, bunun için biz reform yapmayı düşünmüyoruz, derler. Peki bu ifadeler, düşünceler reform, dini yeniden yorumlamak değil de ya nedir? Zina, flört, kadın erkek ilişkileri ve dinin bütün emir ve yasakları her devirde gözden geçirilecek, günün şartlarına göre revize edilecek bunun adı da din olacak, bu mümkün mü? Her devirde gözden geçirilecek, hissin, aklın kabul edebileceği kurallara din denir mi? Dense dense, bunları revize eden kimselerin görüşleri denir. Dinde esas olan vahiydir, nakildir; akıl, idrak değildir. Eğer akıl, anlayış esas alınacak olursa, o zaman kimin aklı esas alınacak sorusu akla gelir. Çünkü, akıl herkeste aynı değildir. En yüksek akıl ile en aşağı akıl arasında binlerce dereceleri vardır. Şu halde, "aklın kabul edebileceği" sözü nasıl doğru olabilir? Hem hangi akıl, yani kimin aklı, en çok aklı olan kimsenin mi, yoksa her akıllı denen kimsenin mi? Şimdi tekrar konumuza dönelim. Ölçüsüz, sınırsız kadın-erkek görüşmelerinin, ilişkilerinin sosyal boyutu üzerinde duralım: Batı'daki boşanmaların belli başlı sebebi, flört, zina ve benzeri kötü ahlâktır. Bu kötülükleri, asrîlik, medenîlik gibi çeşitli isimler altında, yıllardır memleketimize sokmaya çalışmışlardır. KÖTÜLÜĞE GİDEN YOLLAR Kalb, göze tâbidir. Gözler haramdan sakınmazsa, kalbi korumak güç olur. Kalb, harama dalarsa, zinadan sakınmak güç olur. O hâlde, imanı olanların, Allahü teâlâdan korkanların, harama bakmaması lazımdır. Ancak bu suretle, kendini korumak, dünya ve ahirette zarardan kurtulmak mümkün olur. Dinimiz, kadınların, yabancı erkeklere süslenmelerini, onları tahrik etmelerini yasak etmektedir. Bileziklerinin, takılarının sesini duyurmamak için, yavaş, sessiz yürümelerini emir etmektedir. Yani fıska, günaha sebep olan her şey de günahtır. O hâlde günaha, harama sebep olan şeylerden kaçmak lazımdır. Kur'an-ı kerimde mealen, "Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o, çirkin, aşağı bir iş, kötü bir yoldur" buyuruldu. "Zinaya yaklaşmayın" demek, zinaya götürecek sebeplerden, hareket ve işlerden sakının, yabancı kadınlarla flört yapmayın, onlarla sınırsız konuşmayın, onların seslerini zaruretsiz dinlemeyin, onlara ölçüsüz bakmayın, demektir.