Gadabı, öfkeyi meydâna getiren sebeplerden birisi de "Gadr" yani ahdinde ve mîsâkında durmamaktır. Bir tarafın söz vermesine "Va'd" denir. İki kimsenin sözleşmelerine "Ahd" denir. Yemîn ile kuvvetlendirilen vaade "Mîsâk" denir. Karşılıklı sözleşilene, önceden haber vermeden sözünü bozmak gadr olur. Devlet başkanı, kâfirlerle yapmış olduğu antlaşmayı bozmak lâzım geldiğini anlarsa, onlara haber vermesi vâcibdir. Haber vermeden evvel bozması câiz değildir. Hadîs-i şerifte, "Gadr eden kimse, kıyâmet günü kötü şekilde cezâsını görecektir" buyuruldu. Gadr etmek, haramdır. Kâfirlere verilen ahdi dahî korumak vâcibdir. Hadîs-i şerifte, "Emîn olmıyan kimsede iman yoktur. Ahdini bozan kimsede din yoktur" buyuruldu. Bu hadîs-i şerîf emânete hıyânet edenin imanı kâmil olmaz, buna ehemmiyet vermezse, imanı kalmaz, demektir. Hadîs-i şerifte, "Münâfıklık alâmeti üçtür: Yalan söylemek, vaadini îfâ etmemek, emânete hıyânet etmek" buyuruldu. Vaadinde durmağa gücü yetmezse, münâfıklık alâmeti olmaz. Kendisine mâl veya söz yâhud sır emânet olunan kimsenin bunlara hıyânet etmesi, münâfıklık olur. Hadîs-i şerifte, "Dört şey münâfıklık alâmetidir: Emânet olunana hıyânet etmek, yalan söylemek, vaadini bozmak ve ahdine gadr etmek ve mahkemede doğruyu söylememek" buyuruldu. İbni Hacer buyurdu ki: Nnifâk yani münâfıklık, dışın içe uymaması demektir. Sözü, özüne uymaz. İ'tikâd edilecek şeylerde münâfıklık yapmak, küfürdür. İşlerinde ve sözlerinde münâfıklık yapmak, haram olur. İ'tikâdda, imanda münâfıklık, diğer küfürlerden daha fenâdır. İfâ etmek, yerine getirmek niyyeti ile vaad yapmak câizdir, hattâ sevaptır. Böyle vaadi ifâ etmek vâcib değildir, müstehabdır. İfâ etmemek tenzîhen mekrûh olur. Hadîs-i şerifte, "Bir kimse, yapmak niyeti ile verdiği sözü tutamazsa günah olmaz" buyuruldu. Ahdi bozmak da, özürsüz mekrûh, özürlü câizdir. Fakat bozacağını önceden haber vermek vâcibdir. Hanbelî mezhebinde vaade vefâ vâcibdir. Yerine getirmemek haram olur. Yapması dört mezhebde de sahîh olan bir şeyi yapmak takvâ olur. Hadîs-i şerîfte, "Alış verişte vallahi böyledir, vallahi öyle değildir diye yemîn edenlere ve san'at sahiplerinden, yarın gel, öbür gün gel diye sözünde durmayanlara yazıklar olsun!" buyuruldu