Peygamber efendimiz buyurdu ki: "Allahü teâlâ, Cebrail aleyhisselama sordu: Yeryüzüne insen ne iş yapardın? Cebrail aleyhisselam dedi ki: Ya Rabbi! Yapacağım amel, sence malumdur. Dört şey yapardım: 1- Susamış kimselere su verirdim. 2- Çoluk çocuğu fazla olana yardım ederdim. 3- İki dargın arasını bulurdum. 4- Müslümanların ayıplarını kapatırdım." İslam büyükleri hayır hasenatla, sadaka ile zekat vermekle malın eksilmeyeceğini, artacağını bildirmişlerdir. Hazreti Ebu Hüreyre, Peygamberimizden "aleyhisselam" şöyle işittim diyor: "İnsanlar tasadduk ettiği şeyi, Allah rızası için verirse, Hak teâlâ hazretlerine verilmiş gibi sayılır ki, mukabilinde bin sevap, (diğer bir rivayete göre iki bin sevap) alır." Sadaka vermek nafile ibadettir. Zekat vermek ve borç ödemek, birinin hakkını iade etmek ise, farzdırlar. Üzerinde farz borcu olanların sünnetleri ve nafileleri kabul olmaz. O halde, bir kuruş zekatı veya bir kuruş borcu olan kimsenin sadakaları kabul olunmaz. Milyonlarca sadaka verse, binlerce hayır yapsa, zekatını vermedikçe veya borcunu ödemedikçe, hiçbiri kabul olmaz, yani hiç sevap kazanamadığı gibi, zekat ve borç günahından da kurtulamaz. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: "Farz ibadetin yanında nafile ibadetin hiç kıymeti yoktur, deniz yanında damla bile değildir. Sünnetlerin farzlar yanındaki kıymeti de, deniz yanında bir damla su gibi bile değildir. Melun şeytan, müminleri aldatarak, farzları küçük gösteriyor, nafileyi teşvik ediyor. Halbuki bir altın zekat vermek, yüz bin altın sadaka vermekten daha sevaptır." Bir hadis-i şerif meali de şöyledir: "Allahü teâlâ buyuruyor ki: Bir kimse farzı yapmakla bana yaklaştığı gibi, hiçbir şeyle yaklaşamaz." Hazreti Ebu Bekir, Hazreti Ömer'e yaptığı vasiyette buyurdu ki: "Allahü teâlânın gece yapman gereken hakkını gündüz yapsan ve gündüz yapman gerekeni de gece yapsan kabul etmez. Üzerine farz olan ibadetleri ödemeden nafile ibadetini kabul etmez." Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr