Bayramlar, dünya meşgalelerinin, hırslarının bir tarafa bırakılıp, dostlukların tazelendiği, pekiştirildiği, unutulan arkadaşların hatırlandığı, kopmuş veya zedelenmiş akrabalık bağlarının yeniden sağlamlaştırıldığı böylece toplumun her katmanında sevgi ve muhabbetin tekrar tesis edildiği önemli günlerdir. Bayramlar, kötü huyların bırakılıp kim olursa olsun herkese iyi muamelenin, herkesle iyi geçinmenin hatırlandığı, herkesin elinden geldiği kadar kimseyi üzmediği kırmadığı günlerdir. Zaten, herkesle iyi geçinmek, herkese iyi muamele yapmak, Müslümanın önemli özelliklerinden biridir. Bayramlar, sevgi ve muhabbetin, hoşgörünün en üst düzeye çıktığı günlerdir. CEHENNEMDEN UZAKLAŞTIRACAK OLAN ŞEYLER... Bir defasında bir bedevi, Peygamber efendimize geldi. Devesinin yularını tutarak; - Yâ Resûlallah, beni Cennete yaklaştırıp Cehennemden uzaklaştıracak şeyi bana söyler misin? dedi. Resûl aleyhisselâm ona şu cevâbı verdi: - Seni Cennete yaklaştırıp Cehennemden uzaklaştıracak şeyler; yalnız Allaha ibâdet etmen, O'na, hiçbir şeyi eş, ortak koşmaman, namaz kılman, zekât vermen ve sıla-i rahim yapman, yani dost, ahbâb, akrabâ ziyâretlerinde bulunman, onlarla bağlarını koparmaman. Bir Arefe akşamı da, Resûlullah efendimiz eshâbı ile sohbet ederken şöyle buyurdu: - Akrabâsından herhangi biriyle dargın olarak akşam eden, benim sohbetimde oturmasın, kalksın. Hiç kimse kalkmadı. Sadece arka taraflarda oturmakta olan birisi kalktı, gitti. Kısa bir müddet sonra geri geldi ve tekrar oturdu. Bu sırada Resûlullah efendimiz, kendisine nereye gittiğini sordu. O kimse şöyle cevap verdi: - Ey Allahın Resûlü, bir teyzem vardı. Benim ile konuşmazdı. Söylediklerini duyunca hemen kalkıp ona gittim. Bunun üzerine Peygamber efendimiz şöyle buyurdu: - İyi yaptın. Haberiniz olsun, aralarında akrabâsıyla dargın kişiler bulunan bir topluluğa Allahın rahmeti inmez. Bu hadise, akrabâ ile bağları koparmanın büyük bir günâh olduğuna delâlet eder. Zîrâ böyle bir durum, hem akrabâ ile bağlarını koparmış durumda olan kişinin, hem de beraberindekilerin Allahın rahmetinden mahrûm kalmalarına sebep olmaktadır. O hâlde, akrabâsını ziyâret, o kimsenin dinine bir zarar vermeyecekse, akrabâsı bozuk inançlı biri değil ise, hemen bu gidişe son vermesi, işlediği bu hatâdan ötürü Allahtan mağfiret dilemesi ve bağları koparmış olduğu akrabâsını ziyâret etmesi gerekir. Resûl aleyhisselâm, sıla-i rahimin, kişiyi Allahın rahmetine yaklaştırdığını ve Cehennemden uzaklaştırdığını beyân buyurmaktadır. CENNET EHLİNİN AHLÂKI Yine Peygamber efendimiz buyurdu ki: - Sıla-i rahim kadar, sevâbı çabuk verilen bir iyilik daha yoktur. Zulmetmek ve sıla-i rahimi terk etmek öyle birer günâhtır ki, Allah onları işleyenleri hemen bu dünyâda cezâlandırır. Ayrıca âhiret için de azâp hazırlar. Allah tarafından cezâları hemen verilmeye onlardan daha lâyık yoktur. Bir defasında Peygamberimize bir adam gelerek sordu: - Yâ Resûlallah, benim akrabâlarım, yakınlarım var. Ben onları ziyâret ediyorum, fakat onlar bana zulmediyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Ben de onlara aynen mukâbele edeyim mi? Peygamberimiz buyurdu ki: - Hayır! O takdirde aranızda fark kalmaz. Zirâ sen böyle davrandığın müddetçe Allahın yardımı senden aslâ kesilmez. Fudayl bin Iyâd hazretleri şöyle buyurdu: - Ana-babaya iyilik etmek, akrabâ ve dostlara ziyârette bulunmak, âile efrâdı ile iyi geçinmek, helâl kazançlarla yaşamak, muhtaçlara ve ahbâba yedirip içirmek, dilini korumak ve evine bağlı olmak insanlık hasletlerindendir. Üç şey, Cennet ehlinin ahlâkındandır. Bunlar yalnız şerefli kişilerde bulunur: 1- Kendisine kötülük edene iyilik etmek, 2- Kendisine zulmedeni affetmek, 3- Kendisini mahrûm edene bol bol vermek. ..... Bütün okuyucularımın Kurban Bayramını tebrik ediyorum...