Bu dünya âhiretin tarlasıdır. Burada tohumlarını ekmeyip yiyenler, böylece bir tohumdan kat kat meyve kazanmaktan mahrum kalanlar, ne kadar zavallıdır. Kardeşin kardeşten, ananın evlâttan kaçacağı o gün için hazırlanmıyanlar, dünyada da âhirettede, aldanıyorlar ve sonunda pişman olacaklardır. Şimdi bir kimse senelerce ibâdet etse, ömrünü nefsini temizlemekle geçirse, güzel huyları ile yanındakilere ve keşfettiği âletler ile bütün insanlara faydalı olsa, Muhammed aleyhisselâma tâbi olmadıkça ebedî saâdete kavuşamaz. Aklı başında olan, bu dünyayı fırsat bilip, bu kısa zamanda tohum ekerek, yanî Allahü teâlânın beğendiği işi yaparak, âyet-i kerîmede bildirilen, kat kat fazla meyveleri toplar. Cenâb-ı Hak bu kısa zamanda yapılacak hayırlı işlere ve ibâdetlere sonsuz nimetler insân edecektir. Zeyd bin Erkam hazretleri anlatır: Bir gün Ebû Bekr-i Sıddîk ile bir arada bulunuyorduk. Su istedi. Su ile bal getirdiler. Bunu görünce ağlamaya başladı. O kadar ağladı ki, yanındakileri de ağlattı. Kendisine sordular: - Yâ Ebâ Bekr, niçin bu kadar ağlıyorsun? Şöyle cevap verdi: - Bir gün Resûlullahın yanında bulunuyordum. Birkaç defa "Def ol git!" buyurdu. Etrafımda kimse yoktu. Bunun üzerine merak edip sordum: - Yâ Resûlallah, kimi kovuyorsunuz? Cevaben buyurdu ki: - Bu dünya kendisini süsleyip bana yaklaşmak istedi. Ben de kendisine, benden uzaklaşmasını söyledim. Giderken geri döndü, "Sen benden kurtuldun, fakat senden sonra gelecekler benden kurtulamayacak." dedi. Bu hadiseyi naklettikten sonra, hazret-i Ebû Bekir, "Bal ile suyu görünce bu hadiseyi hatırladım. Onun için ağlıyorum" buyurdu. Ma'rifetname'deki hadîs-i şerîflerde dünya şöyle bildirildi: "Bu dünya bir köprüdür ki, bundan hemen geçesiniz. Bunun tamiri ile uğraşmayıp, yolunuza devam edesiniz." "Arzûsu âhıret olup, âhıret neyyeti ile çalışana, Allahü teâlâ dünyayı hizmetçi yapar." "Yalnız dünya için çalışana sadece kaderinde olan kadar gelir. İşleri karışık üzüntüsü çok olur."