Ahlaksızlık, fuhuş, cinsi sapıklık bütün dünyayı sardı. İnsanlık, büyük bir tehlike altında. Toplumlar cinsi sapıklıklarda, erkek erkeğe evlilik izninden tutun da, 8-10 yaşındaki çocukları bile fuhuş ticaretinde kullanacak kadar âdileşti. Ahlaksızlık, geçmişte pek çok kavmin, milletin yok olmasına sebep olmuştur. Buna, Lut kavminin ve Pompei halkının başına gelenler ibretli iki örnektir. Lut kavmi, Kur'an-ı kerimde; "El-mü'tefikât = Alt üst edilen yer" olarak bildirilen bölgede yaşardı. Bu bölgede, fuhuş ve ahlâksızlık olan söz ve fiiller, herkesin içinde alenî olarak yapılıyordu. En kötüsü; bu yapılan çirkin ve iğrenç hareketlerden kimse kimseyi sakındırmıyor, bu hareketleri yapmayanlar ise, toplumun dışına itilip ayıplanıyordu. Nihayet, Allahü teala bunları, yerin dibine batırarak bu kavmi helak etti. Bu ahlâksız, lanetlenmiş toplumun yaşadığı bölgede, cenâb-ı Hakkın gadabının nişanesi olarak, pis kokulu ve siyah bir su çıkıp göl oldu. İtalya'nın Napoli şehri yakınlarında yaşayan Pompei halkı ise, ahlaksızlıkta, fuhuşta Lut kavmini aratmayacak bir hal almıştı. Vezüv yanardağı 79 yılı Ağustosunun 24'ünde büyük bir gürültüyle patladı. Havadan kızgın taşlar, kaya parçaları ve kızgın lâv yağmaya ve sel gibi akmaya başladı. Çılgın insanlar o anda ne hâldeyse, o şekilde öldü. Bugün dünyanın pek çok yerinde ahlaksızlık, gazete, dergi, TV, internet ile eski halleri aratmayacak şekilde yaygınlaşmasına rağmen buralara bir umumi bela gelmiyorsa, ahir zaman peygamberi Muhammed aleyhisselamın yüzü suyu hürmetine gelmemektedir. Çünkü, Cenab-ı Hakkın, peygamberimizin ümmetine umumi bela vermeyeceğine dair vaadi vardır. Fakat bunlar kendi belalarını kendileri bulmaktadırlar. Örneğin bu tür ahlaksızlıkların yaygın olduğu ülkelerin çoğunda nüfus hızla azalmaktadır, bir müddet sonra yok olacaklardır. Bu ülkelerdeki ahlaksızlığın boyutunu kendileri bildirmektedir. Örneğin, AB'nin istatistik kurumu Eurostat'ın verilerine göre, 25 AB üyesi ülkede her yıl evlenenlerin yarısı boşanmaktadır. Doğumların yüzde 31.6'sı evlilik dışı ilişkiden olmaktadır. Birlik ortalamasında çocuklu ailelerin yüzde 13'ünde anne ya da babadan biri bulunmamaktadır. Yüzde 24'le İngiltere ilk sıradadır. AB'nin nüfus artış oranı 2005 yılında bir önceki yıla göre yüzde 16 gerilemiş durumdadır. AB ülkelerindeki her 100 gençten 30'u AIDS'li. Sadece, Avrupa mı; Amerika'sı, Uzakdoğu'su, Çin'i kısacası bütün dünya bu konularda birbirleri ile yarış içindeler. Bu içler acısı hali, Uzman Psikolog Rukiye Karaköse şöyle yorumlamaktadır: "Aile toplumun sigortasıdır. 'Aile psikolojisi' güçsüz kalmış, dejenere olmuş Avrupa'da, boşuna çocuk psikolojisi kitabı yazmasınlar, ahkam kesmeyi bıraksınlar. Doğan her 3 bebekten 1'i veled-i zina. Babanın olmadığı yerde, sağlıklı aile yapısının olmadığı tek ebeveynli evlerde büyüyen çocuklar, topluma da kızgın büyüyecekler ve manevi duyguları, ahlaki yapıları zayıf olacak." Manevi inancı zayıflamış, hatta yok olmuş milletler freni patlamış otomobil gibi uçuruma yuvarlayıp yok olmaya mahkumdurlar! NOT: Değerli hukukçu, Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci'nin, "İslam Hukuku Tarihi" ve " İslam Hukuku" isimli iki kıymetli eseri yayınlandı. ( Arı Sanat Yayınevi, 0212 5204151) İslam Hukuku hangi esaslar üzerine bina edilmiştir, kaynağı nedir, bu hukuku kısa zamanda dünyaya yayan hususiyetler nelerdir? Bu ve bana benzer merak ettiğiniz konular için iki eseri önemle tavsiye ederim.