Dünyaca ünlülerin lüks ve israfa isyanı

A -
A +

Geçen hafta, The Ritz Carlton Oteli'nde yapılan "Lüks Markalar Konferansı"na katılan, arayış içindeki lüks marka çılgını 450 kişi, dünyaca ünlü markaların CEO'larının konuşmalarını dinlemek için 2.750 dolar katılım ücreti ödedi. Mal almak için değil, nerede ne var bunu öğrenmek için ödenen para bu. Bir de harcadıklarını düşünün. Halbuki, sadelik insanın yaratılışında vardır. Bunun için insan, şatafattan, tantanadan, gösterişten, lüksten uzak bir hayat tarzında huzur bulur. Çünkü bu hal insanın tabiatına uygun bir tarzdır. Gösterişten, lüksten huzur bulan olmamıştır. İhtiyaçsız olan lüks meraklıları, aradıkları huzuru bulabilmek için daha çok lükse dalmışlar, daldıkça da susuz kalan kimsenin deniz suyu içmesi gibi daha çok huzursuz olmuşlar; sonunda ruh sağlıklarını bozmuşlardır. İhtiyaçsızlığın tehlikesi yüce kitabımız Kur'ân-ı kerimde de, "İnsan, ihtiyaçsız olunca, elbette azar!" (Alak/6-7) şeklinde bildirilmiştir. Çünkü ihtiyaçsızlıkla birlikte tatminsizlik başlar. İçki, uyuşturucu; her türlü akıl almaz aşırılıklar baş gösterir ve insan ruh hastası olur; hem kendine hem de çevresine zarar verir. Tarihte, nice devletlerin, nice milletlerin, nice insanların sonu olmuş bu lüks hastalığı. İnsanı, bu hastalıktan ancak nefsin her ihtiyacını karşılamama freni kurtarır. Çünkü insanın nefsi doymak bilmez, ihtiyaçlarının sonu gelmez. Peygamberimiz bunu haber veriyor: "İnsanoğlunun iki dere dolusu altını olsa, üçüncüsünü isterdi. Onun gözünü ancak bir avuç toprak doyurur" buyuruyor. Dinin emrine uyan huzur bulur Deneme yanılma yolu ile de olsa dinimizin "İsraf haramdır" emrine uyan, nefsin arzularını frenleyen huzura kavuşur. Lüks merakının çıkmaz bir sokak olduğunu fark eden bazı insaf sahibi ünlüler, ruh sağlıkları tehlike sınırına dayanmadan doğruyu görüp sadeliği seçerek kendilerini kurtarabilmişlerdir. Bunlar, paralarının hesabını bilmeyen, zenginlikte, lüks hayatta zirvede olan dünyaca ünlü kimselerdir. Önceleri, Kim Vilde, Cameron Diaz gibi kimseler buna öncülük ediyordu. Şimdi ise, Mischa Barton, Keira Knightley, Sienna Miller, Brad Pitt... gibi ABD'nin önde gelen sinema sanatçıları. Bunlar, "Freeganizm" ekolünü, akımını oluşturmuşlar. Londra, New York, Los Angeles, Milano gibi büyük şehirlerde çöp bidonlarının üzerine "Gerektiği kadar tüket" yazıları yazıyorlar. Güzellik, moda, giyim, dekorasyon gibi tüketim çılgınlığının yaşandığı sektörlerdeki israfa isyan ediyorlar. Tatminsizliğin, huzursuzluğun kaynağının israf olduğunu, gerçek huzuru sadelikte bulduklarını söylüyorlar. Geçmişte, hayatlarında giydiğini bir daha giymeyen, milyon dolarlık ev ve arabaya sahip olan bu ünlüler, şimdi lüksü hatırlatan her türlü harcamaya başkaldırıyorlar. Örneğin, şehre yakın kabin evler satın alarak, daha sıradan bir hayatı tercih ediyorlar. Lüks arabalara binmeyi bırakın, günlük hayatlarında taksi bile kullanmıyor, kısa mesafelere yürüyerek, uzun mesafelere toplu taşıma araçlarını kullanarak gidip geliyor. Freeganizmin öncüleri; insanların lüks hayattan son derece sıkıldıklarını, bunun aslında belli güç odakları tarafından zihinlere yerleştirilen bir kavram olduğunu, lüks hayatın zenginleri karamsarlaştırdığını, strese düşürdüğünü her ortamda ifade ediyorlar. Mesela, freeganist Mischa Barton bu ekolü şöyle tanımlıyor: "Hayat ile, para dışında bir bağ kurmak isteyenlere ait bir yöneliş bu. Asla, sadeliğe yönelme, aldatıcı, sanal mutluluk sunan kesime isyan akımı." Bütün iyilikler İslamda Bu tespitler, peşin hükümlü olmayan, şartlanmamış kimselerin deneme yanılma yolu ile buldukları dinimize uygun bir hayat tarzıdır. Dinli olsun, dinsiz olsun, inansın inanmasın, herhangi bir kimse, bilerek veya bilmeyerek, dinin emir ve yasaklarına ne kadar uyarsa, dünyada o kadar rahat ve huzur içinde yaşar. Bu, faydalı bir ilâcı kullanan herkesin, dertten, sıkıntıdan kurtulması gibidir. Fakat, Müslüman olup Allah'ın emri olarak yaparsa ayrıca ahirette de faydasını görür. Müslüman olmayan, hatta İslâm düşmanı olan bazı milletlerin birçok işlerinde başarılı olmaları, rahat, huzur içinde yaşamaları, inanmadıkları, bilmedikleri hâlde, Kur'ân-ı kerîmin ahkâmına uygun olarak çalıştıkları içindir. Aksine, Müslüman olduklarını söyleyen, âdet olarak ibâdetleri yapan, çok kimselerin ise, sefâlet, sıkıntılar içinde yaşamalarının sebebi de, Kur'ân-ı kerîmin gösterdiği ahkâma ve güzel ahlâka uymadıkları içindir. Evliyanın büyüklerinden Abdülhakimi Arvasi hazretleri buyuruyor ki: "İslamiyetin içinde hiçbir zarar yoktur. İslamiyetin dışında hiçbir menfaat yoktur ve olamaz. İslamiyetin haricinde bir menfaat, fayda, düşünmek, seraptan su beklemek gibidir. Aklıselim sahibi olanlar, onu ret etmez ve nefret etmez..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.