Çihâr yâr-i güzîn kitabının sahibi Seyyid Eyyub Bin Sıddık buyuruluyor ki: Dört Büyük Halife'nin muhabbetleri bizim bedenimizde ve canımızda hayâtımız gibi olmuştur. Cânımızda îmânımız gibi olmuştur. Elhamdülillah! Onların muhabbet güneşleri bundan da fazla olursa, lâyıktırlar. Hiçbir kimse, bu âna kadar onların dostluğundan dolayı ziyân etmemiştir. Bundan sonra da etmez. Hiçbir ferd bu zamana kadar onlara düşmanlık yapmanın faydasını görmemiştir, zararını görmüştür. Bundan böyle kıyâmete kadar onlara düşmanlık sebebi ile bir fayda bulmak ihtimâli yoktur. Mutlaka zarar vardır. O kimseler hem Muhammed Mustafâ'nın makbûlü ve mardîsi olur ve hem Muhammed Mustafâ Efendimizin mahbûb ve memdûhu olur. Dahâ ne istersin. Bundan ziyâde ne gerek. Oradan ki, niyet himmettir ve ta'rîf-i muhabbettir. Muhammed Mustafâ Efendimizin ve Çihâr yâr-i güzînin temiz olmalarında ve büyüklüklerinde şek ve şüphe yoktur. Kur'ân-ı kerîmde geçen âyet-i kerîmeleri zikrettik. Menkıbe-ı şerîflerinde ve o haberler ve eserlerin çokluğundan ki, tafsîl ettik ki, şerefli şânlarında gelmiştir. Göklerin ve yerin bile Çihâr yâr-i güzînin şerefinden haberleri vardır. Cennet ve Cehennem onların nefesinden haberdârdır. Dünya, üzerinde o büyükleri taşıdığı için iftihâr eder. Levh ve Kalemin her ikisi, Çihâr yâr-i güzîni senâ eder. Arş ve Kürsînin her ikisi Çihâr yâr-i güzîne dua eder. Allahü teâlâ ve Resûli, Çihâr yâr-i güzîni methederler. Resûlullah Efendimiz buyurdu ki: "Ebû Bekir benim gören gözüm ve işiten kulağımdır." Resûlullah Efendimizin gözünü ve kulağını ta'n eden (kötüleyen) kimsenin gözleri kör olsun. Yine buyurdu: "Ömer benim arkam [sırtım] ve sığınağımdır." O hazretin arkasını ta'n eden kimsenin arkası kırılsın. Buyurdu: "Osmân benim elimdir." O Sultân-ı Enbiyânın elini ta'n eden kimsenin eli kırılsın. Buyurdu: "Ali benim gömleğimdir." Server-i âlemîn gömleğini ta'n eden kimsenin gömleği parça parça olsun. Haberde vârid olmuştur ki, kıyâmet gününde ümmet-i Muhammed'in güzîdeleri [seçilmişleri] Arş önüne varırlar. Âsîlerin ahvâllerini görürler ki, arz ederler. Ebû Bekr-i Sıddîk der ki: Yâ Rabbî, doğru sözlüleri bana bağışla. Ömer-ül Fârûk der ki: Yâ Rabbî, âdilleri bana bağışla. Osmân der ki: Yâ Rabbî, hayâ edenleri bana bağışla. Ali der ki: Yâ Rabbî, civânmerdleri bana bağışla.