İslam büyükleri talebenin benlik davasında bulunmasından hoşlanmazlardı. Sadece verilen vazifeyi yapmalarını, gerisinin kendilerine bırakılmalarını isterlerdi. Derviş Yunus kırk yıl odun taşır, sırtı yara olur, bir gün kendi kendine "Bu kadar sene çalıştım, fakat hocamız bana bir derece bile vermedi" der. Bu durum hocasına malum olur. Yunus Emre yine bir gün dağdan odun getirmeye gider. Odunu yükler sırtına, dönüş için koca dağın tepesine çıkar. Burada şehre inmek için dinlenirken, iri yarı genç bir delikanlı yanına gelir. 60'lık ihtiyar olan Yunus Emre'nin odununu alıp tepeden aşağı getirdiği yere yuvarlar. Halbuki Yunus Emre'nin o odunları toplaması saatlerini almıştı. Zira eğri odunları almaz, düz odun toplamak için dağ tepe dolaşırdı. Yunus Emre kızar ama sadece "Evladım ben genç olsaydım bu zulmü bana yapamazdın" diye söylenir. Delikanlı kerametle hemen şeklini değiştirir, Yunus Emre bakar ki bu genç kendi hocası. Özür dilemeye başlar ama hocası der ki: "Evet kırk yıldır odun taşıyorsun, ama benlikten kurtulamadın, ben genç olsaydım dedin, eğer "ben" demeseydin seni çok yüksek makamlara eriştirirdik!" Musa aleyhisselam Peygamber iken Hızır aleyhisselama talebelik yapmıştır. Onun için âlimler "Talebe, rütbe itibarı ile hocasından üstün olsa da, hocasına tevazu göstermelidir. İlim talebesi, ilme ve ilim öğreten hocasına hürmet etmedikçe, öğrendiği ilmin faydasını göremez" buyurmuşlardır. Hazreti Ali'nin, "Bana ilimden bir harf öğretenin kölesiyim" buyurması, hocaya hürmetin önemini göstermektedir. Bir harften maksat, ilimden bir meseledir. Tevazuun aşırı şekline temellük denir. Nefsini zelil etmek demektir. Bunu yapmak caiz olmaz. Temellük, ancak hocaya, üstada, âlime karşı caizdir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: "Üstad hariç, temellük mümin ahlakından değildir." "Hocaya hürmet eden, Rabbine hürmet etmiş olur." Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr