Kalb hastalıklarının, kötü huyların şirkten sonra en kötüsü, "Bid'at"lara inanmak ve bid'at işlemektir. Bid'atlardan sonra gelen kötü huy, günahlardan sakınmamaktır. Küçük olsun, büyük olsun, şirkten yani küfürden başka günah işleyip, tövbe etmeden ölen bir mümin, şefâat olunmakla, yâhut hiçbir sebep olmadan, yalnız Allahü teâlânın merhamet etmesi ile, affolunabilir. Küçük günah, affedilmezse, Cehennemde azâb çekilecektir. Kul hakkı da bulunan günahların afı güçtür ve azapları daha şiddetli olacaktır. Hanımının mehrini vermemek ve insanların hak dîni öğrenmelerine mâni' olmak, kul haklarının en büyüğüdür. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki, "Bir zaman gelir ki, insan kazancının helâldan mı, haramdan mı olduğunu düşünmez" "Bir zaman gelir ki, İslâmiyete yapışmak, elinde ateş tutmak gibi güç olur." Bunun için, haramların hepsinden ve mekrûhlardan sakınmak takvâ olur. Farzları ve vâcibleri terk etmek haramdır. İtikatta, ahlâkta ve amelde emir olunanları terk edene, kıyâmette azap yapılacaktır. Azâba sebep olan şeyleri terk etmek lâzımdır. Meselâ namaz kılmamak ve kadınların, kızların açık gezmeleri büyük günahlardandır. Bir günahı terk etmek, meselâ beş vakit namazı her gün kılmak çok lâzımdır. Yapılmaması lâzım olan şeyler, ya belli bir uzuv ile yapılır, yâhut bütün beden ile yapılır. Günah işlenen uzuvlardan sekiz uzuv meşhûrdur. Bu uzuvlar, kalb, kulak, göz, dil, el, mide, ferc ve ayaklardır. Kalb, insanın göğsünde, sol tarafında bulunan yürek denilen et parçasına nefh olunmuş, üfürülmüş rûhânî bir latîfedir. Kalb, rûh gibi, madde olmayan bir varlıktır. Günah işleyen, bu uzuvların kendileri değildir. Bunlarda bulunan his kuvvetleridir. Dünyada ve âhırette saadete kavuşmak, râhat etmek isteyen kimse, bu uzuvların günah işlemelerine mâni olmalıdır. Kalbde tabîat hâlini almadan, kendini zorlayarak günahlardan sakınmak da takvâ olur ise de, velî olmak için, günah işlememek tabîat, huy hâlini almalıdır. Bunun için de, kalbin temizlenmesi lâzımdır. Kalbin temizlenmesi, İslâmiyete uymakla olur. İslâmiyet, üç kısmdır: İlim, amel, ihlâs. Emirleri ve yasakları öğrenmek, öğrendiklerine tâbi olmak, bunları yalnız Allah rızâsı için yapmak lâzımdır. Kur'ân-ı kerîm, bu üçünü emir ve medhetmektedir.