Ebû Talhâ kelime-i şehâdet getirip Müslüman olunca, O Mü'mine Hanım da, "Ey Ebû Talha!.. Şimdi seninle, hiçbir karşılık istemeden; evlenmeyi kabul ediyorum" dedi. Hz. Ümmü Süleym hakikaten sevinçliydi. Çünkü bir insanı, hem de kocası olacak bir insanı; şirkten kurtarmıştı. Ancak Müslüman olduktan sonra Ebû Talha hazretleri, o iyi kalbli hanımla evlenebildi... Böylece dünyâ ve âhiret saâdetine kavuşmuş oldu. Bu sıralarda sevgili Peygamberimiz, Allahın emriyle; Medîne'ye hicret, ettiler. Bu şerefe eren Medîne halkı, gerekli her şeyi; Muhacîrlere, göç edenlere temîn ediyordu. Hazret-i Ebû Talha ve muhterem hanımı da, Peygamber efendimizin huzurlarına vardılar, "Yâ Resûlallah, biz de size, şu küçük oğlumuzu armağan ediyoruz. Lûtfen kabul ve duâ buyurunuz... İnşâallah size hizmette, kusur etmez..." dediler. Efendimizin memnun oldukları, gözerinden anlaşılıyordu. Küçük Enes'i, kendi terbiyelerine aldılar. Bir sâyede Ebû Talha'nın üvey oğu, büyük bir şerefe nâil oldu. Cenâb-ı Hak bir müddet sonra onlara, yeni bir oğul verdi. Yeni bebek, evlerine sevinç getirmişti. Çünkü artık Sevgili Peygamberimiz de sık sık, onlara uğruyorlardı. Hatır soruyor, cemaatle namaz kıldırıyorlardı... Ne yazık ki çocukcağız, bir gün hastalandı. Az sonra da, vefat etti... O sırada Hz. Ebû Talha evde yoktu. Ümmü Süleym evlâdını yıkadı, kefenledi. Üstüne, temiz bir bez örttü. Akşamleyin Ebû Talha eve döndü. Her zamanki gibi yanında, arkadaşları bulunuyordu. Selâm verdi ve sordu, "Oğlum nasıl? Hanımı, "O şimdi, daha sâkin ve daha huzurlu bir hâlde bulunuyor" dedi. Sonra efendisine ve misafirlere, hazırladığı yemekleri ikrâm etti. Hepsi âfiyetle yediler. Hiçbir şeyden haberleri olmadı. Misâfirler, geç vakit gittiler. Ancak o zaman, hanımı konuştu: Ey Ebû Talha!.. Aşağı hurmalıktaki komşularımız, emânet bir şey almışlar. Bir müddet faydalanmışlar... Fakat sahibi, emâneti geri isteyince, itiraz etmişer: "Daha zamanı gelmedi!.. Ne çabuk istiyorsun, gibi şeyler" söylemişler!.. - İnsafsızlık etmişler doğrusu!.. - Evet öyle... İnşâallah biz etmeyiz. - Hayırdır inşâallah!.. Bir şey mi oldu? - Cenâb-ı Hak da, bizdeki "emânetini" geri istedi, deyince, kocası hemen anladı. - Oğlumuz öldü mü yoksa, diye sordu: - Allah, sana ömürler versin...