Peygamber efendimiz herkesin ihtiyacını görür, nimetlerin herkese ulaşması için çalışırdı. "Allahü teâlâ, kullarının ihtiyaçlarını yaratır, gönderir. Allahü teâlânın en çok sevdiği kulu, Onun nimetlerinin kullarına ulaşmasına vasıta olan kimsedir" buyururdu. Efendimizin, Müslümanların ihtiyaçlarını karşılamanın ve onları sevindirmenin ve güzel ahlaklı olmanın kıymetini bildiren ve yumuşak, ağır başlı ve sabırlı olmayı öven ve teşvik eden çok sözleri vardır. Her sözümüzde ve her işimizde bunlara uymaya çalışmalıyız: "Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Birbirlerini incitmezler, üzmezler. Bir kimse, din kardeşinin bir işine yardım etse, Allahü teâlâ da onun işini kolaylaştırır. Bir kimse, bir Müslümanın sıkıntısını giderir, onu sevindirirse, kıyamet gününün en sıkıntılı zamanlarında, Allahü teâlâ onu sıkıntıdan kurtarır. Bir kimse bir Müslümanın ayıbını, kusurunu örterse, Allahü teâlâ, kıyamet günü onun ayıblarını, kabahatlerini örter." "Bir kimse, din kardeşine yardımcı oldukça, Allahü teâlâ da ona yardımcı olur." "Allahü teâlâ, bazı kullarını başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak, onlara yardımcı olmak için yaratmıştır. İhtiyacı olanlar bunlara başvurur. Bunlar için ahirette azab korkusu olmayacaktır." Hakiki Müslüman, dinine, anasına, babasına, memleketine faydalı kimsedir. Lüzumsuz şeylerle uğraşmaz. Ancak faydalı şeylerle meşgul olur. Vaktini boş geçirmez. İbadetini tam yapar. Allahü teâlâya olan şükran borcunu öder. İbadetini, yalnız lâf olsun veya yasak ortadan kalksın diye değil; büyük bir arzu, istek, sevgi ile yapar. Allahü teâlâdan korkmak demek, Onu çok sevmek demektir. İnsan, nasıl çok sevdiği bir kimsenin üzülmesini istemez ve onu üzeceğim diye korkarsa, Allahü teâlâya ibadet de, Ona olan sevgimizi ispatlıyacak bir şekilde yapılmalıdır. Allahü teâlânın bize verdiği nimetler o kadar çoktur ki, Ona olan şükran borcumuzu ancak, Onu çok severek ve Ona candan ibadet ederek ödemeye çalışmalıyız. İbadetin çeşitleri vardır. Bazıları, Allahü teâlâ ile kul arasındadır. Allahü teâlâ, kendisine ibadette kusur edenleri belki affeder. Başkasının hakkına riayet etmek de ibadettir. Başkalarına fenalık edenleri ve üzerinde başkasının hakkı bulunanları, hak sahipleri affetmedikçe asla affetmez.