Yalan söylemek, pek bayağı ve en aşağı bir iştir. Dünyada zilleti gerektiren şeylerin en büyüğüdür. Âhirette ise zelîl ve rüsvây olmayı îcâb ettiren pek fenâ bir şeydir. Yalan, münâfıklığın en büyük alâmetlerindendir. Ahlâkın düşüklüğünü gösteren kuvvetli bir delîldir. Yalancıya hiçbir zaman güvenilmez. Yalancı, konuştuğu zaman doğru konuşmaz. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: "Sözün âfeti yalan söylemektir." "Hatâların en büyüğü, yalan konuşmaktır." Ahnef bin Kays buyurdu ki: "Akıllı ve şerefli bir mü'min yalan söylemez. Gıybet ve hıyânet etmez." Hazreti Ömer buyurdu ki: "Hiçbir kimse, mizah yaparken yalan söylemeyi terk etmedikçe îmânın hakîkatine kavuşamaz." Buhterî; "Ne ciddi ne de şaka hâlinde yalan söylemek insana yakışmaz" buyurdu. Yezid bin Meysere buyurdu ki: "Ağacın dibine dökülen su, ağacı yeşerttiği gibi, yalan da kötülükleri sulayıp, onların yeşermesine ve büyümesine sebep olur." Meymûn bin Mihrân buyurdu ki: "Akıllı kimse, yalancı kimsenin sevgisine aldanmasın. Onun vaadine güvenmesin. Yalancılıkla tanınmış birisinden doğru konuşmasını beklemek mümkün değildir." Yalan, güzelliğin ayıbı, lekesi, noksanı ve iyi ahlâkın âfetidir. Hıyânetin delîlidir. Yalan, çok kötü bir huydur. Doğru sözü az olanın, arkadaşı da az olur. Süleyman bin Sa'd buyurdu ki: "Bir kimse benim ile arkadaşlık etse ve arkadaşlığımızın devam edebilmesi için kendisine bir şart söyleyebileceğimi başka bir şey istemediğini söylese, ona yalan söylememesini şart ederdim." Mûsâ aleyhisselâm, Allahü teâlâya niyazında; "Yâ Rabbî! Hangi kulunun ameli daha hayırlıdır?" diye suâl edince, Allahü teâlâ buyurdu ki: "Dili yalan konuşmayan, kalbi günah ile meşgûl olmayan ve zinâ yapmayan." Hikmet sahibi büyük zâtlar, "Dilsiz olmak, yalan söylemekten iyidir" demişlerdir. > Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr