Evlenen yüz kişiden yetmiş beşi ayrılıyor!

A -
A +

İnsan bindiği dalı keser mi, kesiyor... Milletler, yok oluşlarının planlarını yapar mı, evet yapıyorlar... İngiltere Ulusal İstatistik Dairesi'nin verilerine göre 2026 yılına gelindiğinde İngiltere'deki hanelerin yüzde 70'inde sadece bir kişi yaşıyor olacak. Yine bu trend devam ettiği takdirde -hızlanarak devam edeceği anlaşılıyor- 2050 yıllarından sonra Avrupa'daki birçok millet kendi ülkesinde azınlık hâline gelecek. Çünkü şu anda, bu devletlerin çoğunda nüfus artışı eksilerde. Eksilen bir şey eksile eksile bir müddet sonra yok olmaya mahkumdur. Kadın ve aile üzerinde yaptıkları akıl almaz tahribatlar, kadının istismarı onları bu hâle getirdi. Bindikleri dalı kestiler, yok oluşlarını kendileri hazırladılar. Şimdi kendi elleri ile planladıkları sonun gelmesini bekliyorlar... ÇOCUKLARIN YARISI GAYRİ MEŞRU Toplumun temeli olan, milletlerin istikbalini temsil eden aileyi çökertmek için 100 yıldır ellerinden ne geldiyse yaptılar. Bunun için de, fuhuş, zina, gayri meşru doğumlar her yıl katlanarak artmaktadır bu ülkelerde... Amerika Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi'nin (CDC) hazırladığı araştırmaya göre Batı ülkelerinde doğumların yarısı gayri meşru. On kadından altısının evlilik dışı doğum yaptığı İzlanda birinci sırada. Amerika'daki doğumların %44'ü evlilik dışıyken İşveç ve Norveç'te bütün doğumların yarısını evlenmemiş kadınlar yapıyor. Fransa, Danimarka ve İngiltere'deki oranlar da Amerika'dan yüksek. CDC'nin Sağlık İstatistikleri Ulusal Merkezi'nden Stephanie Ventura, Amerika ve en az 13 sanayileşmiş ülkede 1980 yılından beri evlilik dışı doğum oranlarında ciddi bir artış görüldüğünü söylüyor. Rapora göre oranlar bu ülkelerde ikiye, hatta üçe katlandı. Washington Nüfus Müdürü Carl Haub, Avrupa'da erkek ve kadınların uzun süre düzenli bir ilişki ile evlenmeden bir arada yaşadıklarını söylüyor. Haub, evlilik dışı doğum oranlarındaki trendin devam edeceğini düşünüyor. Bunun yanı sıra bütün olumsuzluklara rağmen evlenenler ise evliliklerini devam ettiremiyorlar. Çünkü kurdukları sistemde zemin kaygan olduğu için aile fertlerini uzun süre bir arada tutacak durumda değil. Bunun için gençler dikiş tutturamıyorlar; 100 kişi evleniyor 75 kişi ayrılıyor! AB istatistik kurumu Eurostat verilerine göre, Belçika yüzde 75'le birinci sırada yer alıyor. İstatistiklerde Belçika'yı yüzde 70 boşanma oranıyla Estonya ve yüzde 67 ile Çek Cumhuriyeti izliyor. Diğer bazı AB ülkelerinde boşanma oranları şöyle: Litvanya (yüzde 62.4), Macaristan (yüzde 55.2), İsveç (yüzde 54.1), Finlandiya (yüzde 52.2), Almanya (yüzde 52.1), Lüksemburg (yüzde 51.3), Avusturya (yüzde 50.5)... Washington Nüfus Müdürü Carl Haub bu çöküşü şöyle özetliyor: "Aile yapısındaki değerler değişti. Kadınlar eskisinden daha bağımsızlar. Ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durabiliyorlar. Gençler aile fertlerinin bir arada yaşayabilmek için göstermeleri gereken fedakârlığa katlanmak istemiyorlar. Dedelerinin, babaannelerinin yaşadığı sosyal kurallar altında yaşamaya kendilerini mecbur hissetmiyorlar..." AYNI YOLUN YOLCUSUYUZ... Şimdi diyeceksiniz ki, biz Türkiye'de yaşıyoruz. Bizim bu çöküşlerle, gelecek endişeleri ile ne ilgimiz var? İlk bakışta öyle görünüyor ise de, hiç de öyle değil. Çünkü, biz millet olarak, devlet olarak yönümüzü onlara, Batı'ya çevirmiş durumdayız. Yolumuz o yöne. Hangi yola girersen o yolun menziline varırsın. Evet, bizim rakamlarımız bunların rakamları kadar değilse de, hızlı bir şekilde bu rakamları yakalayabilmek için yarış halindeyiz. Evet, ahir zamandayız, herkesin kötüye gittiği bir devirdeyiz. Fakat bu hiçbir şey yapmayacağız, tedbir almayacağız manasına gelmez. Küfür seli artarak hızla akıyor. Seli durdurmamız mümkün değil ise de, zararından korunma hususunda kafa yorup; kendimizi ve çoluk çocuğumuzu uzak tutmak elimizde. Zaman, ne kurtarabilirsek kâr devridir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.