Evliyalıkta da makamı yüksekti!

A -
A +

İmam-ı a'zam Ebû Hanîfe hazretleri, müctehidliği, fakihliği yanında zamanının büyük evliyalarındandı. Zaten müctehid olabilmek için tasavvufta yüksek derecelere erişmiş olmak şarttır. Dört mezhebin fıkıh bilgilerinde mahir, büyük âlim Seyyid Abdülhakîm Arvâsî buyurdu ki: "İmam-ı a'zam, İmâm-ı Yûsuf ve İmâm-ı Muhammed de, Abdülkâdir-i Geylânî gibi büyük evliyâ idiler. Fakat âlimler kendi aralarında taksim-i a'mâl (iş bölümü) eylemişlerdir. Yanî her biri zamanında neyi bildirmek icâb ettiyse onu bildirmişlerdir. İmam-ı a'zam zamanında fıkıh bilgisi unutuluyordu. Bunun için hep fıkıh üzerinde durdu. Tasavvuf husûsunda pek konuşmadı. Yoksa Ebû Hanîfe nübüvvet ve vilâyet yollarının kendisinde toplandığı, Ca'fer-i Sâdık hazretlerinin huzûrunda iki sene bulunup öyle feyiz, nûr ve varidât-ı ilâhiyyeye kavuşmuştur ki, bu büyük istifâdesini, "O iki sene olmasaydı Nu'mân helak olurdu" sözü ile anlatabildiler. HER İKİ İLİMDE DE KEMÂL SAHİBİYDİ Silsile-i zehebin en büyük halkasından olan Ca'fer-i Sâdık'tan tasavvufu alıp, vilâyetin (evliyâlığın) en son makamına kavuşmuştur. Çünkü Ebû Hanîfe, Peygamber Efendimizin vârisidir. Hadîs-i şerîfte, "Âlimler peygamberlerin vâ-risleridir" buyuruldu. Vâris, her husûsta veraset sahibi olduğundan zâhirî ve batınî ilimlerde Peygamber efendimizin vârisi olmuş olur. O halde her iki ilimde de kemâlde idi." İslâm âlimleri, İmam-ı a'zamı bir ağacın gövdesine, diğer âlim ve evliyâyı da bu ağacın dallarına benzetmişler, O'nun her bakımdan büyük ve üstün olduğunu, diğerlerinin ise bir veya birkaç bakımdan büyük kemâlâta (olgunluklara, üstünlüklere) erdiklerini belirtmişlerdir. İmam-ı a'zam, bir gece rü'yâsında Peygamberimizin kabrini açmış, mübârek bedenine sıkıca sarılmıştı. Uyanınca bu fevkalâde rü'yâsını Tâbiînin büyüklerinden İbn-i Sîrîn'e gidip anlattı. İbn-i Sîrîn, "Bu rü'yânın sahibi sen değilsin, bunun sahibi Ebû Hanîfe olsa gerek" dedi. (Ebû Hanîfe benim!) deyince, İbn-i Sîrîn, sırtını aç göreyim dedi. Sırtını açınca iki omuzu arasında bir ben gördü ve "Sen o kimsesin ki, Peygamberimiz senin hakkında "Benim ümmetim içinde, iki omuzu arasında bir ben bulunan biri gelir. Allahü teâlâ dînini onunla kuvvetlendirir, ihyâ eder" buyurdu" dedi. İmam-ı a'zam ayrıca Ehl-i beytten, Zeyd bin Ali'den, Muhammed Bâkır'dan ilim öğrendi. Muhammed Bakır ona bakıp, "Ceddimin şeriatini bozanlar çoğaldığı zaman sen onu canlandıracaksın, sen korkanların kurtarıcısı, şaşıranların sığınağı olacaksın. Şaşıranları doğru yola çevireceksin. Allahü teâlâ yardımcın olacak!" buyurmuştur. İmam-ı Ebû Yûsuf şöyle anlatır: "Babam öldüğü zaman ben küçük idim. Annem san'at öğrenmem için beni bir terzinin yanına verdi. Ben terziyi bırakıp İmam-ı a'zamın ilim meclisine devam ettim. Uzun bir zaman geçmişti. Annem hocama gelip, 'Hoca efendi sizin geçiminiz yerinde, fakat biz muhtacız, çocuğun geçimimizi temin etmesi için ücretle çalışması gerekiyor' dedi. Hocam Ebu Hanife buyurdu ki; "Sen onu kendi hâline bırak! O, burada tereyağlı fıstık ve badem ezmesi yemesini öğreniyor." O KALB GÖZÜ İLE GÖRÜRDÜ Yıllar sonra, Kadılık vazifesinde iken bir gün Abbasî halifesi Hârun Reşîd ile sofrada oturuyordum. Sofraya falûzeç getirdiler. Hârun Reşîd bana, 'Bundan ye, her zaman bize böyle yemek vermezler' dedi. Ben tebessüm ettim. Halîfe sebebini sordu. Ben de İmam-ı a'zamla ilgili olan o hâdiseyi anlattım. Hârun Reşîd bunun üzerine, 'Gerçekten ilim insanı yükseltir' deyip, hocama Ebu Hanife'ye rahmet ile duâ etti ve 'Hakîkaten kalb gözü açık olup dâima huzûr içinde idi. İnsanların baş gözü ile göremediklerini o kalb gözü ile görürdü' dedi." İmam-ı a'zam tefsîr ve hadîs ilimlerinde de ihtisas sahibiydi. Büyük hadîs âlimi A'meş, İmam-ı a'zam Ebû Hanîfe hazretlerine, "Sizler mütehassıs tabîb, biz hadîs âlimleri ise, eczacı gibiyiz! Hadîsleri ve bunları rivâyet edenleri biz söyleriz. Bizim söylediklerimizin ma'nâlarını siz anlarsınız!" derdi...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.