İslâm âlimlerinin ve Allah dostlarının büyüklerinden Abdullah Dehlevî hazretleri buyuruyor ki: Çoluk çocuğunun ihtiyaclarını temin için ve fukarâya yardım ve İslamiyete hizmet için, çalışıp helâl mal kazanmak, çok iyidir. Süleymân aleyhisselâm ve emîr-ül-müminîn Osmân ve Abdürrahmân bin Avf ve Eshâb-ı kirâmdan bazıları çok zengin idiler. Bu zenginlikleri, Allahü teâlâ indindeki derecelerinin azalmasına sebeb olmadı. 'Fukarâ-yı sâbirîn ve agniyâyı şâkirînden' yani fakirlik mi zenginlik mi hangisinin efdal olduğu ihtilâflıdır. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" fakirliği ihtiyâr etmişti. "Rabbim, beni doyuruyor, içiriyor" buyururdu. Fakirlik, ibâdete ve hizmete mani olursa, tâat yapmağa kuvvet hâsıl etmek için, zengin olmak efdaldir. Böyle zenginlik büyük nimettir. Allahü teâlâ, bu nimeti dilediğine ihsân eder. Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki: "Bana, tüccar ol, mal topla diye emir olunmadı. Fakat, Rabbini tesbîh et ve ona secde et. Rabbine ölünceye kadar ibâdet et! diye emir olundu." Bu hadis-i şerif, ibâdetin, mal kazanmaktan daha iyi olduğunu göstermez. Çünkü, kendinin ve çoluk çocuğunun ihtiyaçlarına mâlik olan zengin bir kimsenin, vakitlerini ibâdetle geçirmesi, para kazanmaktan daha sevaptır. İhtiyacı olmıyanların mal kazanmak için uğraşması sevap değildir. Hatta kalbini dünyaya bağlamak olur. Dünyaya bağlamak ise, bütün günahların başıdır. Malı olmıyan, fakat, vazîfe görüp maaş alanların da, mal kazanmak için ayrıca uğraşmaması daha iyidir. Meselâ ilim adamlarının, millete ilim öğretmesi, yani din âlimlerinin, tabîblik, hâkimlik, gibi her türlü faydalı ilimleri bilenlerin ve tesavvuf büyüklerinin, yani kalb gözü açılmış olanların ihtiyaçları, hükûmetçe veya hayır müesseseleri ve hayır sâhibleri tarafından istenmeden veriliyorsa, bunların halkı irşâd etmeleri, onlara yardım etmeleri, mal kazanmaktan daha sevaptır. Fakat, zaman değişir, bunlara, istemeden, boyun bükmeden birşey verilmez olursa, bunların da çalışarak kazanması daha iyi olur. Çünkü, istemek haramdır. Ancak zaruret hâlinde mubah olabilir. Mal kazanırken helâle, harama dikkat edenin, yani Allahü teâlâyı unutmıyanın, helal kazanması daha iyidir. Çünkü bütün ibâdetlerin rûhu, özü, Allahü teâlâyı hâtırlamaktır.