Yusuf aleyhisselâm, devlet işlerinde bütün yetkileri eline alınca, gelecek kıtlık senelerini düşünerek, çeşitli tedbirler almaya başladı. Ülkenin her tarafına haber gönderip, insanların ziraatle meşgul olmasını istedi. Ekilmedik hiçbir yerin bırakılmamasını ve her tarafın ekinlerle doldurulmasını emretti. Bu hâl tam yedi sene devam etti. Elde edilen mahsulün beşte birini devlet hesabına vergi olarak topladı. Bunun için kaleler ve depolar yaptırdı. Bolluk senelerinde topladığı yiyecekleri, ekinleri, başakları ile buralarda depoladı. İnsanlara çok iyilik ve ihsanlarda bulundu. Mısır halkı Hazreti Yusuf'tan çok memnundu. Onlara hep adaletle muamele ederdi. Bolluk seneleri böylece geçip gitti. Herkes bu bolluk yıllarında, kıtlığı hatırlarına bile getirmek istemiyorlardı. Yedinci bolluk senesi bitmeye yakın insanlar, acaba Firavunun rüyası gerçekleşecek mi diye bekliyor, kıtlığın gelmesini hiç arzu etmiyorlardı. Ancak sekizinci sene yağmur mevsimi geldiği hâlde bir damla bile yağmur düşmüyordu. O zaman Firavunun rüyasının gerçekleştiğini herkes anladı. Ancak Firavun bu rüyayı görmeseydi kıtlık olmazdı, diyen nasipsizler de vardı. Nil nehri neredeyse kuruyacak hâle gelmişti. Kıtlığın ilk senesinde, insanlar biriktirdikleri yiyecekleri bitirdiler. Yusuf aleyhisselâmdan para ile yiyecek satın almaya başladılar. Yusuf aleyhisselâm, kim olursa olsun kimseyi kayırmadan, ilerde sıkıntı olmaması için, yiyecek almaya gelene, bir deve yükünden fazla yiyecek vermezdi. Bu hususta adaletten asla ayrılmazdı. Yusuf aleyhisselâmın bizzat kendisinin köle olarak satıldığı Mısır'da, herkes onun eline bakar olmuştu. İnsanlar, akın akın gelip, yiyecek bir şeyler almak için çırpınırlardı. Aç insanlar, Yusuf aleyhisselâmın mübarek yüzünü görünce, açlıklarını unuturlardı. Yusuf aleyhisselâm Firavuna da, yiyeceği halka verdiği gibi verir, insan olarak herkesin hakkını gözetir ve başkalarından fazla vermezdi. Bununla beraber Firavuna çok iyi muamele ederdi. Çünkü kendisini hazinelerinin başına geçirerek bunca insanın sıkıntıdan kurtulmasına vesile olan Firavun idi. Yusuf aleyhisselâm, Firavunun Allahü teâlâya ve kendisinin peygamberliğine inanması için, gayret ederdi. Hazreti Yusuf'un bu güzel muamelesi sayesinde, Firavun ve daha pek çok insan imanla şereflendi.