İmam-ı Gazali hazretleri altı madde hâlinde bildirir: Birincisi: Zalimin zulmünden şikâyetçi olmak. Nitekim Hazreti Peygamber şöyle buyurmuştur: "Muhakkak ki hak sahibi olan alacaklı için söz söyleme hakkı vardır." "Zengin bir kimsenin borcunu geciktirmesi zulümdür." "Ödeme imkânı olanın borcunu geciktirmesi, hem cezalandırılmasını, hem de gıybetinin yapılmasını helâl kılar." İkincisi: Dinen münker ve yasak olanı engellemek, âsî bir kimseyi doğru yola çevirmektir. Burada nasihatin faydalı olacağı, fitne çıkmayacağı çok zannedilmelidir. Bunun mübah olması, sıhhatli ve doğru bir maksatla olmasındandır. Eğer bu sıhhatli maksad ortada mevcud değilse, böyle söylemek haram olur. Üçüncüsü: mahkemede kadıya durumu anlatmaktır. Şikâyetini anlatmada aleyhte konuşma olabilir. Dördüncüsü: Müslümanı şerden korumaktır. Bu bakımdan bid'at ehlini veya fâsığı, kötü kimseyi bildirmek gıybet olmaz. Mesela, evlenmek hususunda kendisiyle istişare edilen veya emaneti bırakmak hususunda kendisine danışılan bir kimse, gıybet maksadıyla değil, nasihat maksadıyla bildiklerini söyler. Beşincisi: İnsanın, ayıbını belirten bir lâkab ile meşhur olmasıdır. Çolak Hafız, Topal Molla gibi. Eğer bundan sakınmak ve başka bir ibâre ile tarif etmek imkânı varsa, onu kullanmak daha evlâdır. Altıncısı: Gıybeti yapılanın, fâsıklığını açıkça yapmasıdır. Kadın gibi giyinen, kadın gibi hareket eden, meyhane açan, açıkça içki içen... gibi. Hazreti Peygamber şöyle buyurmuştur: "Kim hayâ perdesini yüzünden atmışsa, onun gıybeti yoktur." Hasan Basrî hazretleri şöyle demiştir. Üç sınıf vardır. Onların gıybeti haram değildir: 1. Hevâ ve hevesine tâbi olan. 2. Günahı açıktan yapan fâsık. 3. Zâlim bir idareci. Bu üç sınıfın arasındaki ortak nokta, üçünün de günahı açıktan işlemesidir. Çoğu zaman işledikleriyle iftihar ederler. Eğer kişi, o üç sınıftan birinin açıkça yapmadığı başka bir günahı söylerse günahkâr olur. Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr