Gıybet etmenin kefâreti, üzülmek, tevbe etmek ve onunla helâlleşmektir. Affetmezse, onu övmeli, sevdiğini bildirmeli, yalvarmalı, gönlünü almalıdır. Helâl etmezse hak yine onundur. Pişmân olmadan helâlleşmek, riyâ olur, ayrı bir günâh olur. Ölüyü gıybet de harâmdır. İmâm-ı a'zâm Ebû Hanîfe hazretlerine, birisinin kendini gıybet ettiğini söylediler. Ona bir kese altın gönderip, "bize verdiği sevâbları arttırırsa, biz de karşılığını arttırınız" dedi. İbrâhim Edhem hazretleri, bir yemeğe da'vet edilmişti. Sofrada, çağrılanlardan birinin bulunmadığı söylenince, o ağır kimsedir, denildi. İbrâhim bin Edhem, gıybet edildi, buyurdu ve çıkıp gitti. Vüheyb bin el-Verd buyurdu ki: "Yemin ederim ki, bana göre gıybeti terk etmek, altından bir dağı sadaka vermekten daha makbuldür." Yapılan kötüleme iftirâ ise, iftirâ etmek, gıybet etmekten daha fenâdır. Yanında gıybet yapıldığını işiten kimse, buna hemen mânî olmalıdır. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: "Din kardeşine, onun haberi olmadan yardım eden kimseye, Allahü teâlâ dünyada ve âhirette yardım eder." "Yanında, din kardeşi gıybet edilince, gücü yettiği hâlde ona yardım etmeyen kimsenin günâhı, dünyada ve âhirette kendisine yetişir." "Bir kimse, dünyada din kardeşinin hakkını korursa, Allahü teâlâ, bir melek göndererek, onu Cehennem azâbından korur." Gıybet insanların aralarının açılmasına, dargınlıklara sebeb olur. Hadîs-i şerîfte, "İki kimse birbirlerine dargın olarak ölürlerse, Cehennem yüzü görmeden Cennete giremezler. Cennete girerlerse bile birbirleriyle karşılaşamazlar" buyuruldu. Hasan-ı Basrî hazretleri şöyle buyurdu: "Allah'a yemin ederim ki gıybet, mü'min kişinin nâmını ifsad hususunda cüzzam'ın cesetteki tahribatından daha süratlidir." Birisi şöyle demiştir: "Biz selef-i sâlihîn'e yetiştik. Onlar ibadeti oruç tutmakta ve namaz kılmakta değil, dillerini halkın ırzından tutmakta görürlerdi." > Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr