İdris aleyhisselamın hem sözleri, hem de işleri hikmetli idi. İdris aleyhisselama, "Hüsn-i zan nasıl elde edilir" diye sordular. Buyurdu ki: "İnsanları güzel bir şekilde karşılamak, onlara güler yüz göstermek, onlara iyi muamele etmek suretiyle." İnsanları üç tabakaya ayırdı. Zâhidler, sultanlar ve tebaa, yani halk. Yalnız Allahü teâlâdan istedikleri ve Ondan hiçbir zaman gafil olmadıkları için, zâhidleri, diğer iki sınıftan üstün tuttu. İdris aleyhisselam, gerek sözleri ve gerekse işleri ile insanlara günlük hayatlarında lazım olan pek çok şeyi öğretti. Zamanla, insanlar çoğaldı. İdris aleyhisselam, emri altındaki yerleri dört bölgeye ayırdı ve oralara, kendi adına idare edecek kimseler tayin etti. Tayin ettiği bu vekiller, onun gibi, insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlattılar. Bundan sonra Mısır'dan ayrıldı. Yeryüzünü dolaşarak tekrar oraya döndü. Bir müddet sonra Aşûre Gününde göğe kaldırıldı. Nitekim, Kur'an-ı kerimde Meryem suresi 57. ayet-i kerimesinde mealen şöyle buyurulur: "Biz onu yüksek bir mekana kaldırdık." Resulullah efendimiz de şöyle buyurdu: "Ben mirac gecesi dördüncü kat semaya vardığımda, İdris (peygamber) ile karşılaştım. Cibril bana; 'Bu gördüğün İdris'tir. Ona selam ver' dedi. Ben de ona selam verdim. O da benim selamıma cevap verdi. Sonra (bana); 'Merhaba salih kardeş, salih peygamber!' dedi." İdris aleyhisselam göğe çıkarılınca, onu çok sevenler, ayrılık acısına dayanamadı. Resmini yapıp seyreyledi. Daha sonra gelenler, bu resimleri "tanrı" sandı. Çeşitli heykeller de yapılıp tapıldı. Böylece "putperestlik" meydana çıktı. (Putperestliğin Hz. Âdem'in vefatından sonra, Hz. İdris'in peygamber olarak gönderilmesinden önce çıktığı da rivayet edilir.) İdris aleyhisselam peygamber olarak gönderilmeden önce, duâları makbul bazı salih kimseler vardı. Bunların isimleri, Ved, Süvâ, Yeğûs, Yeûk ve Nesr idiler. Bunlar vefat edince, onları sevenler, teselli bulmak için, onların suretlerini yapıp, evlerinde sakladılar. Zamanla bu suretlerin yapılış maksadı unutuldu. Onlara tapmaya başladılar. Bu suretlere tazim ve hürmette çok ileri gittiler. Bu sırada şeytan onlara, "Bu suretler, yeryüzünün tanrılarıdır. Ecdadınız onlara ibadet ederlerdi" diye vesvese verip, insanları doğru yoldan saptırdı. Böylece putperestlik ortaya çıktı ve İslâmın zuhuruna kadar devam etti.