Güçlü toplumların çöküş sebebi

A -
A +

Geçen hafta, toplumların bugünkü insanlık dışı perişan halinin gerçek sebebini yansıtan iki haber yayınlandı gazetelerde. Bunlardan biri, eki ABD Başkanı Nixon'ın Beyaz Saray'daki ses kayıtlarının açıklanmasıydı. Güçlü toplumların çöküş sebebini şöyle açıklıyordu Nixon: "Yunanlılara ne olduğunu biliyorsunuz. Eşcinsellik onları mahvetti. Elbette Aristo bir eşcinseldi ve hepimiz biliyoruz ki Socrates de öyleydi. Son altı Roma İmparatoru eşcinseldi. Papazlar, rahibelerle yatıyorlardı. Bu yıllarca devam etti, yüzyıllarca. Şimdi eşcinsenliğin yaygın olduğu İngiltere'nin haline bir bakın, Fransa'ya bakın." Nixon, konuşmasının devamında, "Güçlü, refah seviyesi yüksek toplumlar için en büyük tehlike, cinsî sapıklıklar ve bunların kaçınılmaz sonucu olan uyuşturuculardır" diyor. İkinci haber, Papa 2. Jean Paul'un Nixon'ı doğrulayan açıklaması, daha doğrusu özür dilemesi haberiydi. Yıllardır Papalığın ısrarla yalanladığı; Papazlarla rahibeler arasındaki sapık ilişkileri, çocuklara yakınlık duymalarını Papa nihayet doğruluyor, iki rahibi görevden alıyor kilise adına halktan özür diliyordu. Aslında bu tespitler; toplumların çökmesine, yıkılmasına sebep olan sapık ilişkiler ilk defa Nixon tarafından dile getirilmiyor. Aklı başında herkes tarafından, bütün tıp otoriteleri tarafından yıllardır dile getirilmekte, bunların önüne geçilmesi için tedbir alınması istenmektedir. Bütün bunlara rağmen, Batı, tam aksine, homoseksüelliği, hatta erkek ekreğe evlenmeyi, lezbiyenliği yani kadın kadına beraberliği yasal hale getirmeyi bir özgürlük(!) olarak algılamakta ve tatbik etmektedir. Bazı ülkeler (Belçika, Hollanda gibi) uyuşturucuya bile belli bir ölçüde izin vermektedirler. Zararları bilinmesine rağmen, bilinmeyen gizli bir güç insanlığı yok etmek için ne gerekiyorsa yapmaktadır. Bu gizli güç, dünya siyasetini ellerinde tutan Yahudi ağırlıklı çok küçük bir azınlıktır. Bunlar, halkın refah seviyesini yükseltip, özgürlük adı altında her türlü sapıklığı, uyuşturucuyu yaygınlaştırıp, halkı uyuşturarak kendilerinin rahat çalışmalarını sağlamaktır. Yani insanlığa tahakküm etmektir. Halbuki bu yapılanlar, eşyanın tabiatına aykırı şeylerdir. İnsana bir eşya kadar bile değer vermemektir. Batılıların makine ve cihaz imalatında en çok üzerinde durdukları şey, kullanma kılavuzudur. Israrla makinenin, kullanma kılavuzuna uygun kullanılmasını isterler. Buna uygun olmayan davranışlardan dolayı meydana gelen arızaları bunu garanti kapsamında saymazlar. Bu cihazları imal eden insan da binlerce, milyonlarca cihazdan meydana gelmiş bir cihazlar manzumesidir. Cihaz imal edenin, bundan verimli netice alınabilmesi için nasıl ki, kullanma kılavuzunu bildirmişse, insanı yaratan Cenab-ı Hak da; insandan en iyi bir şekilde istifade edilebilmesi için, insanın dünya ve ahıret huzuru için yapılması ve yapılmaması gerekeni bildirmiştir. Bu da Cenab-ı Hakkın Peygamberler vasıtasıyla gönderdiği dinlerdir. Tabii ki bozulmamış dinler. Bozulmuş Hıristiyanlık değil. Örneğin, gerçek İncil'de, papazların, rahibelerin evlenmesi yasak değildi, hatta çok evlilik bile caizdi. Oniki havariden biri olan ve Hıristiyanlarca ilk papa kabul edilen, Aziz Petrus evliydi. Daha sonra, Hıristiyanlık dînine, (Pavlus gibi hainler tarafından) papazların evlenmemesi, evlenmiş olan kimselerin boşanmaması, günah çıkarmak mecbûriyeti gibi, mantık dışı kâideler konuldu. Bu yasak, fuhşu, sapık ilişkileri doğurdu. Toplumların huzurunu sağlamada gerçek, bozulmamış dinden istifade edilmezse toplumlar teknolojik gelişmeler ve refah seviyesi ne kadar ileri olursa olsun huzur bulamazlar. Huzur sağlamak için yaptıkları işler, huzursuzluğun kaynağı olduğundan çırpındıkça bataklığa batarlar. Bunun için huzur; tamamıyla insan fıtratına uygun olan, İslamiyetin emir ve yasaklarına uymakla, İslam ahlâkı ile ahlâklanmakla ancak sağlanabilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.