Gün geçmiyor ki; din, dinin emir ve yasakları tartışılmasın, sorgulanmasın. Her gün birileri çıkıp ortaya dinî bir konu atıyor. Günlerce, televizyonlarda, gazetelerde bu konu tartışılıyor. Tartışmayı ortaya atanlar, baştan dini ve mensuplarını aşağılayarak, çağ dışılıkla suçlayarak başladıkları için, sözde bunlara cevap veren kurumlar ve şahıslar aşağılık kompleksine girerek, dini onların hoşuna gidecek tarzda yorumlamaya gayret gösteriyorlar! Böyle davranmakla karşı tarafı memnun edeceklerini zannediyorlar. Halbuki onların memnun olma, doğruyu öğrenme gibi bir niyetleri yok. Bunlar, "İslamiyete ne kadar zarar verebiliriz"in peşindeler! Dini kendi kafalarına göre yorumlayanlar, sözde bunlara cevap verenler, farkında olmadan verilen bu zarara ortak olmuş oluyorlar. YENİLİK ADI ALTINDA REFORM Birtakım kurum ve kuruluşlar özellikle de ilahiyat camiası, fırsatı değerlendirerek, kafalarında yıllardan beri yoğurdukları dini reformları, değişikleri hemen ortaya atıyorlar. Demek istiyorlar ki; eğer biz dinde reform yaparsak bu tenkitlere maruz kalmayız, kendimizi temize çıkartmış oluruz. Tabii ki, bunları yaparken de, halkın tepkisinden çekindikleri için de, dinde reform yapıyoruz demiyorlar. "Dini yeniliklere uyduruyoruz", "Dinin kurallarını zamanımıza taşıyoruz", "Kur'anı 21. Yüzyılın gözü ile yorumluyoruz", "Hadisleri ayıklayarak günümüze uygun hâle getiriyoruz", "Dini düşünceleri ve uygulamaları yeniden yorumluyoruz" diyorlar... Burada üzücü olan, bugüne kadar marjinal kesimler tarafından yürütülen bu faaliyetlere Diyanet'in de katılması. Bu tür çalışmalara bakıyoruz; bunlar dine katkıdan, faydadan ziyade, dinden bir şeyler götürerek neticeleniyor. Çünkü bu tür çalışmalar, namaz nasıl daha iyi kılınır, zekat şartlarına nasıl daha uygun bir şekilde verilir, kurban daha güzel nasıl kesilir, bu konuda eksiklikler, bid'atler varsa bunları bertaraf edelim diye yapılmıyor. Maalesef namazdan, zekattan nasıl kurtulunur, kurban kesmemek için ne yapılır; zina nasıl haram olmaktan çıkartılır, nikahsız birliktelikler nasıl meşru hâle getirilir, bunların yolu açılıyor. Niyet, yapmak değil, bozmak olunca başka ne beklenir? İşin garibi Müslüman halkın böyle bir talebinin olmaması. Herkes bildiği kadar dinini yaşamaya çalışıyor. Kimsenin dinden bir rahatsızlığı yok. Kimse bunlara böyle bir görev vermemiş. Bunlar kendi kendilerine gelin güvey oluyorlar. Bütün bu olup bitenlere bakınca ister istemez ellili yıllardaki reisicumhurun tevatür haline gelmiş şu sözü insanın hatırına geliyor: "Biz, ilahiyat okullarını dini kuvvetlendirmek için değil; dini mihraptan yıkmak için açıyoruz!" Halbuki iyi niyetle yaklaşıldığında İslamiyette, çözülemeyecek hiçbir mesele yoktur. Ehl-i sünnet âlimleri, kıyamete kadar yapılacak olan her işin, her yeniliğin, her buluşun, insanların saadetleri için kullanılabilmeleri yollarını, Kur'an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden çıkarmışlar, fıkıh, ilmihal kitaplarına yazmışlardır. Kendilerini müçtehid sanan ve tanıtan ve yüksek İslam âlimleri ile boy ölçüşmeye kalkışan din cahillerine, iman hırsızlarına ve dinde reform isteyenlere, yapacak bir iş bırakmamışlardır. ANA YOLDAN AYRILAN... Müslümanların, dinde reform yapmaları, yeni yeni şeyler uydurmaları değil, asırlardır yapıldığı gibi Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını anlamaya, öğrenmeye çalışmaları, işlerini bunlara uygun yapmaları lazımdır. Felaketten, azabdan kurtulmak isteyenler için, yani Kur'an-ı kerime, İslamiyete uymak isteyenler için, doğru yol budur. Kendi akıllarına güvenerek, Kur'an-ı kerimden ve hadisi şeriflerden mana, hüküm çıkarmaya kalkışanlar, yanılır, aldanır ve Ehl-i sünnetten ayrılırlar. Ehl-i sünnetten, ana yoldan ayrılan da, doğru yoldan ayrılarak sapık yollara sapar; kendini de, arkasından gidenleri de Cehenneme götürür. Nitekim Peygamberimiz bir hadis-i şerifinde, "Benden sonra Müslümanlar arasında çok ayrılık olacaktır. O zamanlarda yaşayanlar benim yoluma ve Hulefai raşidinin yoluna yapışsın! Sonradan meydana çıkan, moda olan şeylerden kaçınsın! Çünkü, dinde yenilik, reform yapmak doğru yoldan çıkmaktır. Benden sonra, dinde yapılacak değişikliklerin hepsi dinsizliktir" buyurmuştur.