Halkın; âmirlerin, idarecilerin meşru olmak şartıyla tabi'atına aykırı olsa da emirlerine itâ'at etmesi lazımdır. Allahü teâlâ Nisâ sûresi, ellidokuzuncu âyeti kerimesinde "Allaha, Resulüne ve sizden olan ülül emre, itâ'at ediniz!..." buyurmaktadır. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" de ittifakla bildirilen hadîs-i şerîfte, "Bana itâ'at eden, Allaha itâ'at eder. Bana isyân eden, Allaha isyân etmiş olur. Emîre itâ'at eden, bana itâ'at etmiş olur. Emîre isyân eden, bana isyân etmiş olur. " buyurmuştur. Başka bir hadîs-i şerîfte de "Emîriniz, başı kuru üzüm danesi gibi siyah ve küçük olan habeşî köle de olsa, onu dinleyiniz ve itâ'at ediniz" buyurmuştur. Yine bunun gibi İbni Ömer'in hazreti Ali'den "radıyallahü anhümâ" rivâyet ettiği bütün hadis âlimlerinin ittifâkıyla bildirilen bir hadîsi şerîfte resûlullah "Emîrin hükmünü dinlemek ve itâ'at etmek, her müslümâna; ister hoşuna gitsin isterse beğenmesin, günâh ile emir edilmedikçe vâcibdir. Günah olan emir verilirse dinlenmez ve itâ'at edilmez" buyurmuştur. Yine ittifakla İbni Abbâs'dan "radıyallahü anhümâ" rivâyet edilen hadîs-i şerîfte Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" "Emîrinden, beğenilmeyen bir işi gören kimse sabır etsin. Muhakkak ki müslümân cemâ'atinden bir karış ayrılan, câhiliyye ölümü gibi ölür" buyurmuştur. Yine İbni Mes'ûddan "radıyallahü anh" ittifakla bildirilen hadîs-i şerîfte Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" "Benden sonra saltanat sâhiplerinden menfa'atlerini öne almak ve beğenmediğiniz işler göreceksiniz" buyurdular. Eshâb-ı kirâm, yâ Resûlallah! O zaman bizim ne yapmamızı emir buyurursunuz? diye sordular. Cevâben "Onların hakkını edâ ediniz, hakkınızı Allahtan isteyiniz" buyurdular. Eshâb-ı kirâm yâ Resûlallah! Eğer onlar emîr olup kendi haklarını bizden isterlerse ve bizim hakkımızı vermezlerse ne yapalım? Diye sordular. Cevâben, "Onların hükümlerini, emirlerini dinleyip itâ'at ediniz. Muhakkak ki onlar, Allahü teâlânın onlara yüklediği adâlet ve halkın haklarından sorumludurlar. Size de Allahü teâlâ, sultanların emirlerini dinlemeği ve itâ'at etmeği vâcib kılmıştır" buyurdular.