"Haddi aşmış bir kavimsiniz"

A -
A +

İsa aleyhisselamın elçileri Antakya halkanın tehditlerine karşı bir adım bile gerilemediler ve:"Uğursuzluğunuz beraberinizdedir yani batıl inancınızda ve bozuk amelinizdedir. Size nasihat edilirse bunu uğursuzluk sayacak ve küfrünüzde devam mı edeceksiniz? Doğrusu siz haddi aşmış bir kavimsiniz" dediler. Antakya ahalisi, kendilerini saâdete kavuşturmak isteyen elçiler ile inatçı bir mücâdeleye girdiler ve aslâ dinlemediler. Neticede onları taşlayarak öldürmeye karar verdiler. Bu kararlarını, daha önce elçilerle görüşüp imân eden, Habîb'ün-Neccâr işitmişti. Şehrin en uzak bir yerinde olan evinden çıkıp, sür'atle koşarak, imân etmeyenlerin, elçiler ile mücâdele etmekte oldukları yere geldi. Halka, böyle bir işten vazgeçip, onlara inanmalarını söyledi. - Ey kavmim! Uyun bu gönderilen elçilere... Uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o kimselere... Onlar hidayet üzeredilerler. Onlara uyunuz ki, tebliğ etmeleri ve sakındırmalarından dolayı, sizden bir ücret istemiyorlar. Onlar sizi dünya ve âhiret hayrına davet etmektedirler. Layık olan şey, onlara ittiba etmeniz, tâbi olmanızdır, dedi. Habîb'ün-Neccâr böyle deyince, putperest halk; - Yoksa sen, bizim dinimize muhalefet edip, bu elçilerin dinine mi tâbi olursun? Bizim ilâhlarımıza tapmayıp, onların ilâhına mı ibadet ediyorsun? dediler. Habib'ün-Neccar: - Bana ne oldu ki, beni yaratan Allahü teâlâya ibadet etmeyeyim? Siz öldükten sonra O'na döndürüleceksiniz. Allahü teâlânın huzurunda küfrünüzün, batıl amellerinizin cezasını göreceksiniz. Ben, Allah'tan başkasını, putları ilah edinir miyim? Eğer Allahü teâlâ bana bir zarar yapmak dilerse, putların şefaati bana hiçbir fayda vermez ve onlar beni kurtaramazlar. Eğer ben, Allahü teâlâdan başkasına ibadet edersem, apaçık bir hüsrân, sapıklık içinde olurum, diye cevap verdi. Habîb'ün-Neccâr, kavminin inkâr içinde olduğunu görünce, onlara karşı ifade tarzı çok üstün olan bir hitapla konuştu. Böylece, insanı yoktan yaratanın Allahü teâlâ olduğunu ve insanın öldükten sonra yeniden dirileceğini, dünyada yaptıklarının hesabını vereceğini anlatmak isdedi. İnsanın yaratılmasının bir nimet olduğuna, bu nimete şükür gerektiğine işaret etti. Bu şükrün de, insanın, Allahü teâlâya imân ve ibadet etmesi ile olacağını belirtti.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.