Günümüz gençliğinin ruh hali pek iyi görünmüyor. Sanki gençler uyur gezer gibi. Refleksleri neredeyse dumura uğramış. Şuur yok; olumlu veya olumsuz hiçbir şeye tepki veremiyorlar. Hiçbir şeyi ciddiye almıyorlar. Ciddiye aldıkları tek şey müzik. Ders çalışmada, yeme-içmede, sokakta, otobüste hep müzik ile baraberler. Kulaklarından kulaklık eksik olmuyor. Müzikle yatıp müzikle kalkıyorlar. Gençleri bu hale getiren, bu denli tahribata uğratan sebepler çok. Acaba bu sebepler arasında en büyük pay hangisinin? Bunu, bakınız Rus bilim adamı M.Şahanov, "Medeniyetin Yanılgısı" adlı kitabında nasıl anlatıyor: "Günümüzde en tehlikeli şey, insanın müzik vasıtasıyla tahribidir. Bir zamanlar Hitler'e sormuşlar, "Doğuda fethettiğimiz ülkelere nasıl bir eğitim tarzı uygulayalım?" diye soranlara "Onlara sabahtan akşama kadar hafif müzik dinleteceğiz. Onlara düşünme, okuma fırsatını vermemek lazım. Çünkü manevî derinliği olmayan insanlar kendilerini hep mutlu hissederler" der. Bugün Hitler'in hayalleri gerçekleşmiş durumda. Günümüzde müzik kültürü bizi istila etmiş durumda. İnsanı insan yapan edebiyat ve sanat otuzdokuzuncu-kırkıncı sıralara gerilemiş durumda. İlk sıralara, insanın hissiyatına hitap eden ve taklide sürükleyen araçlar çıkmış bulunuyor. Bilim adamları ispatlamıştır ki, insanlara, devamlı olarak tahrik edici müzik dinletildiği zaman beyinleri çalışamaz duruma geliyor. Yunus balıklarına tahrik edici müzik dinlettiler ve yüzlerce yunusun kendilerini karaya attığını gördüler. Günümüzde insanı uyuşturan, beyin faaliyetlerini, düşünmeyi zayıflatan birçok araç keşfedilmiştir. Bunların en önemlisi müziktir. Kazakistan'da 1986'da "Aralık hadiseleri" oldu. Bu olayları araştıran komite başkanı anlatıyor: Araştırma esnasında yanıma bir kız geldi ve başından geçen hadiseleri anlattı. Ölen gençleri de tanıyormuş. Bizi de sürekli takip ediyor ve dinliyorlarmış. Odadan çıktığımız zaman kızı yakalamışlar. KGB'de özel bir müzik odası varmış. Son sistem teknolojiyle donatılmış. Kızı müzik odasına sokmuşlar ve tavandan, tabandan, duvardan, hatta oturduğu masadan çeşitli müzikler dinletilmiş. Birkaç saat bu odada tuttuktan sonra kızı akşam serbest bırakıyorlar. Başka günler yine çağırıp aynı odaya sokuyorlar. Ve iki üç uygulamadan sonra otobüs durağına bırakıyorlar. Fakat kız biliyor ki evi yakında ancak, gideceği yeri bir türlü hatırlayamıyor. Geri dönerek KGB'nin kapısını çalıyor ve "Hafızama ne yaptınız?" diye bağırmaya başlıyor. "Beni adresime götürün" diye yalvarıyor. Bugün de aynı şekilde ses vasıtasıyla insanların beyinleri tahrip ediliyor. Bu süreç dünya çapında yaşanıyor. Fakat insanlar bunu tam olarak kavrayabilmiş değil." Yeri gelmişken, müziğin dini açıdan durumuna da bir bakalım: "Dürr-ül-müntekâ" kitabında müziğin bütün dinlerde büyük haram olduğu yazılıdır. İncîl'in yasak ettiği müziği, sonradan papazların Hıristiyan dînine, kiliseye soktuklarını büyük İslam âlimi Zerkânî bildirmektedir. Bozuk dinler, kalbleri ve rûhları besleyemediği için, müziğin, her çeşit çalgı sesinin nefislere hoş gelmesi, nefisleri beslemesi rûhânî tesîr sanıldı. Bugünkü batı müziği, kilise müziğinden doğdu. Bugün yeryüzünü kaplayan bozuk dinlerin hemen hepsinde, müzik, ibâdet hâlini almıştır. Müzik ile, her çeşit çalgı ile nefisler keyiflenmekte, şehvânî arzûlar kuvvetlenmektedir. Müzik insanları, alkolikler ve morfinmanlar gibi gaflet içinde, uyuşuk yaşatmaktadır. Dinimiz müziği boşuna yasaklamamıştır. > Tel: 0 212 - 454 38 21 Faks: 0 212 - 454 38 29