Hasedden kurtulmak için, hased bize değil biz hasede hükmetmeliyiz. Bunun için hasedin istediği her söz ve fiilin zıddını yapmaya nefsimizi zorlamalıyız. Eğer hased kendisini, hased ettiği kimseyi kötülemeye zorluyorsa onu övmeye, dilini onu medhetmeye zorlamalıdır. Hased ona karşı gururlu davranmasını isterse, ona karşı nefsine yüklenmelidir, ondan özür dilemelidir. Hased kendisini, ona karşı iyilik yapmamaya zorlarsa, nefsini daha fazla ona iyilik yapmaya zorlamalıdır. Bunu zoraki bir şekilde yaptığı ve kendisine hased edilen adam bunu bildiği zaman o adamın kalbi sevinir. Dolayısıyla o da bunu sevmiş olur, Onun sevgisi görüldüğü zaman hased eden de onu sevmeye başlar. Bundan da aralarında sevgi doğmuş olur ve onunla da hasedin sebebi ortadan kalkar. Çünkü tevâzu, övgü ve nimete sevindiğini belirtmek, kendisine nimet verilenin kalbini rikkate getirir, şefkat ve merhametini gerektirir, iyilikle buna karşılık vermeye kendisini zorlar. Böylece başlangıçta zoraki yaptığı bir şey kendisine tabiî ve normal gelmeye başlar. Şeytanın kendisine "Eğer sen, kıskandığın adama karşı tevazu gösterir, kendisini översen, düşmanın bunu senin acizliğine veya münafıklığına veyahut korkaklığına hamleder. Düşmanın bu şekilde telâkkisi senin için zillet olur!" demesi, onu bu şekilde davranmaktan alıkoymamalıdır. Bu vesveseler şeytanın kandırma ve hilelerindendir. Hatta zoraki bir şekilde tatlılık göstermek tarafların saldırganlığını önler. Düşmanlık isteğini azaltır. Kalplere karşılıklı yakınlık ve sevgi girer ve bununla da kalpler, hasedin eleminden, karşılıklı buğzetmenin üzüntüsünden kurtularak rahata kavuşmuş olur. İşte bunlar hasedin şifalı ilâçlarıdır. Ancak kalplere pek acı gelir. Fakat fayda acı ilâçtadır. Kim ilâcın acılığına tahammül göstermezse şifanın tatlılığına varamaz. Ancak bu ilâcın acılığı, yani düşmana karşı tevazu göstermek, övmek suretiyle onlara yaklaşmak, daha önce zikrettiğimiz mânâları bilmekle kolaylaşır. Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr