Hased edenin zararı kendisinedir. Hased olunanın, dünyada ve âhırette, bundan hiç zararı olmaz. Hattâ faydası olur. Hased edenin ömrü üzüntü ile geçer. Hased ettiği kimsede nimetlerin azalmadığını, hattâ arttığını görerek, sinir buhrânları geçirir. Hasedden kurtulmak için, ona hediyye göndermeli, nasîhat vermeli, onu medh etmelidir. Ona karşı tevazu göstermelidir. Onun nimetinin artmasına duâ etmelidir. İnsan bir kimsede bulunan nimetin ondan gitmesini istemeyip, kendisinde de bulunmasını isterse, hased olmaz. Buna (Gıbta) imrenmek denir. Gıbta güzel bir huydur. İslâmiyetin ahkâmına, yani farzları yapmağa ve haramlardan sakınmağa riâyet eden, gözeten sâlih kimseye gıbta edilmesi vâcibdir. Dünya nimetleri için gıbta etmek tenzîhen mekrûh olur. Hadîs-i şerifte, "Allahü teâlâ, mümin kuluna gayret eder. Mümin de mümine gayret eder" buyuruldu. Allahü teâlâ, gayretinden dolayı, fuhşu haram etmiştir. Allahü teâlâ, "Ey Âdem oğulları! Sizi kendim için yarattım. Herşeyi de sizin için yarattım. Senin için yarattıklarım, seni, kendim için yaratılmış olduğundan men, gâfil ve meşgûl etmesin" buyurmuştur. Başka bir hadîs-i kudsîde, "Seni kendim için yarattım. Başka şeylerle oyalanma! Rızkına kefîlim, kendini üzme!" buyurmuştur. Yûsüf aleyhisselâmın, "Sultânın yanında benim ismimi söyle!" demesi gayret-i ilâhiyyeye dokunarak, senelerce zindanda kalmasına sebep oldu. İbrâhîm aleyhisselâmın, oğlu İsmâîl'in dünyaya gelmesine sevinmesi, gayret-i ilâhiyyeye dokunarak, bunu kurbân etmesi emir olundu. Allahü teâlânın çok sevdiklerine, bazı Evliyâya böyle gayret etmesi çok vâkı olmuştur. Gayret, bir kimsede olan hakkına, onun başkasını ortak etmesini istememektir. Allahü teâlânın gayret etmesi, kulunun kötü, çirkin şey yapmasına râzı olmamasıdır. Kulun vazîfesi, dilediğini yapmak değildir. Ona kulluk etmektir. Onun emrlerine ve yasaklarına uymaktır. Her dilediğini yapmak, Allahü teâlâya mahsûstur. Yalnız Onun hakkıdır. Kulun kendi dilediğini yapması, günah işlemesi, Allahü teâlânın hakkına ortak olmak olur. Müminin, günah işlemekte, kendisine gayret etmesi lâzımdır. Bu da, günah işlerken heyecânlanması, kalbinin çarpıntısı, sıkılması ile olur. Müminin kalbi, Allahü teâlânın evidir ve güzel huyların yeridir.