Zamanımızda insanlar ölümü hatırlamamak için elinden geleni yapıyor. Yolu mezara düşse yolunu değiştiriyor. Halbuki ölümden kurtuluş yoktur. Bunun için ölümden korkmamalı, her zaman ölüme hazır olmalıdır. Ölümü de istememelidir. Peygamberimiz "aleyhisselâm" buyurdu ki: "Ölümü hâtırlayınız ve duâ ederek deyin ki: Yâ Rabbî! Hakkımda ölmek hayırlı ise, beni öldür, çok yaşamak hayırlı ise beni yaşat!" Ölümü hatırlamak için, yapılan hizmetin ahirette faydasını görmek için cenâzeye katılıp hizmet etmelidir. Allah rızâsı için cenâzeye katılıp mezârına bir kürek de olsa toprak atmalıdır. O atılan toprak, kıyâmette terâzîye konacaktır. Peygamberimiz "aleyhisselâm" buyurdu ki: "Bir mü'minin kabrini ziyâret eyleyen, Hak teâlâ huzûrunda nâfile bir hacdan ziyâde sevâba nâil olur!" Allahü teâlânın rızâsı için, (Âyetelkürsî), (Fâtiha) ve (Kulhüvellahü)yü okuyup ve sevâbını mevtâların rûhlarına bağışlamalıdır. Duâyı bütün mü'minlerin rûhlarına göndermelidir. Böyle yapılırsa bütün ölülerin adedince sevâb alınır. Kabirde, ahirette rahat edebilmek için müslümanın, çocuklarına, yakınlarına, emrinde çalışanlara dinlerini öğretmesi lazımdır. Çocuklarına dinlerini, imanlarını öğretmek, kul hakkıdır. Beş kısım insan Cehenneme gidecektir: 1- Beş vakit namazı özürsüz terk edenler. Kazâ etmeyenler. 2- İçki içip, tövbe etmeyen. 3- Zekât ve uşur vermeyen. 4- Ana-babasına karşı gelen. 5- Câmilerde dünya için konferans verenler, nutuk söyleyenler. Âdetler, dinin yerine geçemez. Din, âdetlere tâbi olamaz. Âdetlerin, modaların islâmiyyete uygun olması lâzımdır. Bir işin islâmiyyete uygun olmasını sağlamak için, bu iş ile ilgili çeşitli kaviller varsa, bunlardan zamana ve şahsa uygun, elverişli olan kavle uygun olması sağlanır. "Ahkâm zaman ile değişir" sözünden maksat budur. Yoksa her önüne gelenin, zaman değişti diye kafasına göre fetva vermesi, ahkam kesmesi değildir. Böyle yapmak dinde reform yapmak, dini değiştirmek olur. Bunun için verilen fetvaların mutlaka, fıkıh, ilmihal kitaplarında yeri olması lazımdır. Fıkıh kitaplarını, âlimleri, mezhepleri devre dışı bırakıp, Kur'an-ı kerimi kendi kafasına göre yarumlayarak fetva vermek dinin esasına, ondört asırlık uygulamalara aykırıdır. Böyle davranışlar art niyetin, sinsi din düşmanlığının tezahürüdür.