İslam büyükleri kendisinden dua talep edildiğinde, hemen dua etmez, istenilen şeyin, isteyen kimse için hayırlı mı değil mi, bunu araştırır ondan sonra dua ederlerdi. Çünkü pekçok kimse, zararını kârını ayırt edemez. Kendine bilmeden kötülük eder. Sadi-i Şirazi hazretleri anlatır: "Yoksul bir kimsenin hanımı, bir çocuğunun olmasını çok arzû ediyordu. Gece gündüz yalvararak dedi ki: "Eğer şânı yüce Allah bana bir oğul verirse, giydiğim şu hırkadan başka neyim varsa dervişlere dağıtayım." Allahü teâlâ duâsını kabûl etti. Günü geldi bir erkek çocuğu oldu. Fakîr şenlik etti. Adadığı gibi, dostlarına sofra kurdu. Sevincine diyecek yoktu. Yıllardan sonra Şam seferinden dönüyordum. O kimsenin mahallesinden geçtim. Durumlarını sordum. Dediler ki: - O fakîr kimse şimdi zindanda hapis. - Sebep ne? - Oğlu şarap içmiş, kavga etmiş, birinin kanına girmiş, şehirden kaçmış. Ayırmak için kavgada babası da olduğundan yakalayıp hapse attılar. Dedim ki: "Bu belâyı Allahtan yalvara yalvara istemişti!" "Ey anlayışlı kimse, kadınların yılan doğurmaları, hayırsız evlât doğurmalarından daha iyidir. Bunun için birşey isterken mutlaka hayırlısını iste!" Mesnevi'de Hazreti Mevlana anlatır: Ahmağın biri İsa aleyhisselam ile yolculuk yapıyordu. Adam yolculuk esnasında, İsa aleyhisselamın, ölüleri, Allahü teâlânın izniyle dirilttiğini görünce, dedi ki: - Ne olur, "ism-i a'zam" duâsını bana öğret de, ben de senin gibi ölüleri dirilteyim. İsa aleyhisselam şöyle cevap verdi: - Sen buna layık değilsin. Bu duâyı öğrenmemen, senin için daha hayırlıdır. - Zararına da olsa, ben bu duâyı öğrenmeyi çok istiyorum, bana muhakkak öğret. Adam çok ısrar edince, kendisine "ism-i a'zamı" öğretti. Yolda giderken, bir çukurda kemik yığını gördü. İsm-i a'zamı öğrenen kimse, bir an önce merakını yenmek için, hemen öğrendiği duâyı okudu. Allahü teâlânın izniyle, oradaki ölüler dirildi. Kemiklerin arasında bir de aslan ölüsü vardı. O da hemen dirildi. Duâyı okuyan adama saldırıp, onu parçaladı. Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr