Peygamberimizin "aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm" haberi yetişmeyen, yer yüzünde, hiçbir yer kalmamıştir. Bütün dünyanın, Onun davet nûru ile, güneş gibi aydınlandığı görülüyor. Eski zamanlarda da, bütün dünyada Peygamber gönderilmedik bir yer kalmamış gibidir. Hattâ, bundan en mahrûm zan edilen, Hindistân'da bile Hindlilerden bir Peygamber yapılmış; Allahü teâlânın emirleri bildirilmiştir. Hindistân'ın bazı kısımlarında, anlaşılıyor ki, Peygamberlerin "aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" nûrları, küfür karanlıkları içinde, yıldızlar gibi parlamıştır. Bazı Peygamberlere bir kişi bile inanmamış, kimse kabûl etmemiştir. Yalnız bir kişinin inandığı Peygamberler de olmuştur. Bazılarına da, iki veya üç kimse iman etmiştir. Hindistân'da bir Peygambere, üç kişiden çok inanan olduğu görülemiyor. Yani, dört tâne ümmeti bulunan Peygamber olmamıştır. Hindlilerin tapındıkları kimselerden bazılarının kitablarında, Allahü teâlânın varlığı ve sıfatları hakkında görülen yazıları, hep o Peygamberin ışıklarının akisleridir. Çünkü her asırda, her ümmete Peygamber gelerek Allahü teâlânın varlığını ve sıfatlarını bildirmiştir. Onların mübârek varlıkları olmasaydı, küfür ve günâh pislikleri ile kirlenmiş olan akıllar, iman devletine kavuşamazdı. Bazı ahmaklar, çürük akılları ile, herkesi kandırıp, kendilerine tapmağa zorlamış, kendilerinden başka bir kuvvetin bulunmadığını sanmışlardı. Nitekim, Mısır firavunları: (Eğer benden başkasına taparsan, seni hapsederim) demişti. Bazıları da, bu kâinâtın bir yaratanı olduğunu işittiklerinden, kendilerine yaratıcı [ebedî lider], dediremiyeceklerini anlayarak, bir yaratanın varlığını söylemiş, fakat bunun kendilerine sirâyet ettiğini bildirerek, bu hîle ile insanları kendilerine taptırmağa uğraşmışlardır. Bugün Hindistân'da yayılmış olan, Berehmen ve Buda dinlerinde, oradaki eski Peygamberlerin kitaplarından, sözlerinden alınmış kıymetli bilgilerin bulunduğu görülmekdedir. Berehmen ve Buda dinleri, Hıristiyanlık dîni gibi, eski Peygamberlerin "aleyhimüsselâm" bildirdiği doğru dinlerin bozulmuş, değiştirilmiş bir hâlidir. Bunların hepsi, Muhammed aleyhisselâmın Peygamber olduğuna inanmadıkları için kâfirdir. Seyyid Şerîf-i Cürcânî "rahmetullahi aleyh", (Şerh-i mevâkıf) sonunda, üçüncü maksadda, buyuruyor ki: (Muhammed aleyhisselâmın Peygamber olduğuna inanmayan kâfir olur. Bunlardan, Yahûdî ve Nasârâya (Hıristiyan) "Kitablı kâfir" denir, diğerlerine ise kitapsız kâfir denir. Bunların hepsi sonsuz olarak Cehennemde yanacaklardır.