Dinimiz, herkese iyilik etmeyi, eli ile, dili ile kimseyi incitmemeyi, kimseye zarar vermemeyi, hıyânet etmemeyi, herkese faydalı olmayı, devlete, kanunlara karşı, hiç isyân etmemeyi, herkesin hakkını vermeyi emreder. Allahü teâlâ, devlet işlerine karışmayı emir etmedi. Devlete yardım etmeyi, fitne çıkarmamayı emretti. Bunun için Müslümanların Allahü teâlâdan hayâ etmeleri, sıkılmaları lâzımdır. Hayâ imandandır. Müslümanlık hayâsı zarûrî lâzımdır. Kâfirleri ve kâfirliği ve İslamiyete uymıyan hangi inanış, hangi nazariyye, hangi teori olursa olsun, hepsini yanlış bilmek ve zararlı olduğuna inanmak lâzımdır. Cenâb-ı Hak, kâfirleri sevmemeyi buyurmuştur. Bir kalbde iman bulunduğuna alâmet, kâfirleri sevmemektir. Fakat, sevmemek kalble olur. Onlarla ve herkesle iyi geçinmeli, kimseyi incitmemelidir. Ancak, zaruret ve ihtiyaç îcâbı, geçici işbirlikleri yapılabilir ise de, bu, kalb ile sevmek olmamalı ve zaruret bitince, sona ermelidir. Müslümanları kötü bilmemeli, sû'i zan etmemelidir. Yani, Müslüman olduğunu söyleyen ve küfre sebep olan bir sözde ve işte bulunmıyan kimsenin bir sözünden veya işinden hem imanı olduğu, hem de imansız olduğu anlaşılırsa, imanı olduğunu anlamalı, dinden çıktı dememelidir. Fakat bir kimse, dîni yıkmağa, gençleri kâfir yapmağa uğraşır veya haramlardan birinin iyi olduğunu söyleyerek bunun yayılması, herkesin yapması için uğraşırsa, yahut Allahü teâlânın emirlerinden birinin gericilik, zararlı olduğunu söylerse, buna kâfir denir. Bu kimse müslüman olduğunu söylese, namaz kılsa, hacca gitse de, müslüman denilemez. Müslümanları aldatan böyle ikiyüzlüleri Müslüman sanmak, ahmaklık olur. Hak teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde Tevbe sûresinin yirmisekizinci âyetinde kâfirlere Neces ve doksanbeşinci âyetinde Rics yani pis buyurdu. O halde, Müslümanların yanında, kâfirlik pis ve aşağı olmalıdır. Ra'd sûresinin ondördüncü ve Mümin sûresinin ellinci âyetlerinde meâlen, "Bu düşmanların duâları netîcesizdir. Kabûl olmak ihtimâli yoktur" buyuruldu. Müslümanlardan, Allahü teâlâ râzıdır ve Peygamberi "sallallahü aleyhi ve sellem" râzıdır. Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşmaktan daha büyük nimet olmaz. Allahü teâlâ mealen buyuruyor ki; "Kâfirleri sevmek, Allahü teâlâyı sevmemektir. İki zıt şey, birlikte sevilemez." İki düşman, birlikte sevilemez. Bir kimse, seviyorum dese, fakat onun düşmanlarından uzak olmazsa, bu sözüne inanılmaz.