Herkesin elindeki kendi malı

A -
A +

Muhammed Hadimi hazretleri buyurdu ki: Vera, yani helale, harama dikkat etmek abdeste ve necasete dikkat etmekten daha mühimdir. Fakat zamanımızda helal ve haramı gözetmek, hatta Ebülleys-i Semerkandi'nin en kolay olan fetvasına bile uymak çok güç oldu. Bu fetvaya göre, malının çoğunun helal olduğu sanılan kimsenin verdiği hediyeyi almak, onunla alışveriş ve kiralamak caiz olur. Malının çoğu helal olduğu sanılmayan kimse ile bunlar caiz olmaz. Çünkü, haram olduğu bilinen mal elden ele geçince, haramlığı yok olmaz. (Kadihan) fetvasında diyor ki: (Zamanımızda, şüpheli maldan sakınmak imkânsız oldu. Şimdi, Müslümanların, haram olduğunu iyice bildiği şeyden sakınmaları vaciptir.) Bunun için, vera ve takva, kalbi, dili ve bütün uzuvları haramdan korumaktır ve insanlara zulüm yapmamaktır ve insanlara ve hayvanlara işkence yapmamaktır ve işçinin ücretini hemen vermektir. Gönül rızası olmadan talebesine bile iş yaptırmamaktır." Aksi sabit olmadıkça, herkesin elinde bulunan malı onun mülkü bilmektir. Gasb, zulüm, rüşvet, hırsızlık, faiz, harac ve hıyanet yollarından biri ile ve alkollü içki satarak ele geçtiği açıkça bilinen bir malı onun mülkü olmaz. Bunu ondan almak, kullanmak, yemek helal olmaz. Başka malları, mülkü kabul edilir. Onları verince almak haram olmaz. Bir kimse, helal mülkü olan malından hediye verse, istenmeden verilen bu hediyeyi kabul etmek sünnettir. Hadis-i şerifte "Hediyeleşiniz, birbirinizi seviniz!" buyuruldu. Muhammed Masum hazretleri buyurdu ki: Peygamberimiz Hazreti Ömer'e hediye gönderdi. Kabul etmedi. Geri göndermesinin sebebini sordu. (İnsan için hayırlı olan, kimseden bir şey almamaktır) buyurdunuz deyince, (İsteyip de almak için demiştim. İstemeden verilen şey, Allahü tealanın gönderdiği rızktır. Onu alınız!) buyurdu. Hazreti Ömer de, "Allahü tealaya yemin ederim ki, kimseden bir şey istemeyeceğim ve istemeden verileni alacağım" dedi. Hediye kabul etmek tevekküle mani olmaz. Hazreti Ali buyurdu ki: "Harâmlardan çekinmek, akıllıların şânı, şereflilerin tabiatındandır." "Doğruluk emânet, yalancılık hıyânettir. İnsâf rahatlık, şer küstahlıktır. Emânete hıyânet etmemek, îmândandır, güler yüzlülük ihsândandır. Doğruluk kurtarır, yalan felakete sürükler. Kanâat insanı zengin yapar, yerinde kullanılmayan zenginlik azdırır. Dünya aldatır, şehvet kandırır. Lezzet oyalar, nefsin arzuları alçaltır. Hased yıpratır, nefret çökertir." Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.