Hadîs-i şerîfte "Hesâba çekilmeden evvel, kendinizi hesâba çekiniz" buyuruldu. Bu emir gereği, Allah dostlarının birçoğu, muhâsebe yolunu seçmişlerdir. Her gece, yatacağı zaman, o gün yapmış olduğu işlerini, sözlerini, hareketlerini, hareketsizliklerini, düşüncelerini, herbirinin niçin olduğunu anlarlar. Kusûrlarını ve günâhlarını temizlemek için, tövbe ve istigfâr ederler. Allahü teâlâya boyun bükerler, yalvarırlar. İbâdetlerini ve iyiliklerini de, Allahü teâlânın hâtırlatması ile ve kuvvet vermesi ile olduğunu bilirler. Bunun için, Hak teâlâya hamd ve şükür ederler. Muhyiddîn-i Arabî "kuddise sirruh", bu muhâsebecilerden biri idi. Buyuruyor ki: "Ben kendimi hesâba çekmekte, Meşâyıh-ı kirâmın hepsinden ileri gittim. Niyetlerimi, düşüncelerimi de hesâba kattım". İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki: Her gece yatarken, "Sübhânallahi velhamdü lillahi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber" yüz def'a okursa, tesbîh ve tahmîd ve tekbîr eylemiş olur. Böylece, muhâsebe yapmış olur. Kendini hesâba çekmiş sayılır. Tesbîh söylemek, tövbenin anahtarıdır. Bunu çok okumakla, kusûrlarının, günâhlarının af edilmesini istemiş olur. Bu günâhlardan dolayı, Hak teâlâya bulaştırılmış olan lekeleri tenzîh ve takdîs etmiş olur. Günâh işleyen bir kimse, bu emirlerin ve yasakların sâhibinin azametini ve kibriyâsını düşünmüş olsaydı Onun emirlerine karşı gelemezdi. Günâhları yapması, Onun emirlerine ve yasaklarına kıymet vermediğini göstermektedir. Böyle şeyden, Allahü teâlâya sığınırız. "Tenzîh" kelimesini, yani yukarıda yazılı olan tesbîhi çok okumakla, bu kusûr af olunur. "İstigfâr" etmek, günâhların örtülmesini istemektir. "Tenzîh" kelimesini okumak ise, günâhların yok olmasını istemektir. O nerede, bu nerede? "Sübhânallah" şaşılacak bir kelimedir. Söylemesi çok kısadır. Ma'nâları ve fâideleri ise pekçoktur. "Tahmîd" (Elhamdülillah) kelimesini çok okumakla, Allahü teâlâya şükür edilmiş olur. Onun verdiği nimetlerin şükrü yapılmış olur. "Tekbîr" kelimesi, Allahü teâlânın, kulların yapdığı şükürlerden çok yüksek olduğunu, Ona yakışan şükür yapılamıyacağını göstermektedir. Çünkü, Ona yapılan istigfârlar, af dilemekler için de, çok istigfâr etmek lâzımdır. Ona yakışan hamd, ancak Onun tarafından yapılabilir. Bunun içindir ki kendisi, Sâffât sûresinin son âyetinde, "Sübhâne Rabbike Rabbil'izzeti..." buyurmuştur. Kendini hesâba çekmek istiyenler, bu âyet-i kerîmeyi çok okumalıdır. Böylece istigfâr ve şükür etmiş olurlar. İstigfâr ve şükür edemediklerini de ve kusûrlarını da bildirmiş olurlar.