İslâm büyükleri, az konuşurlardı, vekâr sahibi idiler. Bu, onların çok akıllı ve tecrübe sahibi olmalarından ileri geliyordu. Hazret-i Ali buyurdu ki: "Kulun boy vermesi yirmi ikisinde sona erer; Yirmi sekizinde de aklı nihayete erer. Bundan sonra ömrünün nihayetine kadar sadece tecrübeler vardır!" Hazreti Ali'nin sözünden anlaşıldığı gibi, aklı az olan kimsenin emri maruf yapması uygun değildir. Zira böyle kimselerin zararı faydasından çok olur. Hadîsi şerifte, "Kulun şerefi dinidir; mürüvveti ise aklı ve güzel ahlâkıdır." buyurulmuştur. İbni Abbâs "Ne söyleyeceğini düşünerek konuşan kimse, insanların en akıllısıdır." derdi. Vehb bin Münebbih buyurdu: "Uhrevî bir gayeden yoksun olan kişinin akıllılık iddiası, bir yalandan ibarettir." Muhammed bin Zeyyâd de şöyle diyor: "Arkadaşlarına karşı ihtiyatlı davranmayan kimsenin aklı kemâle ermiş sayılmaz." Hz. Katâde buyurdu ki: "Erkekler üç sınıftır: Adam, yarım adam, sıfır adam. Tam adam odur ki, kendisine fayda veren bir akla ve reye sahiptir; yarım adam odur ki, akıllılara danışır ve onların reyiyle amel eder; sıfır adam ise, kendisine fayda veren bir akla ve reye sahip olmadığı gibi, hiçbir kimseye danışmaz da." Süfyan bin Uyeyne buyurdu ki: "Hayvanlar içinde en becerikli olanı, sessiz olamaz. Kadınların en akıllısı kocasız yapamaz. Erkeklerin en akıllı olanı da akıllılarla meşveret yapmamazlık edemez." Hz. Zeyyâd da şöyle buyurdu: "Bir şeyi yaptıktan sonra çare arayan akıllı sayılmaz. Akıllı o kimsedir ki, çareyi hataya düşmeden arar ve kendisini hatadan korur. Zira fikrin mayası, hamından daha hayırlıdır." Hikmeti konuşmakta değil, susmakta aramalıdır! Susmak aklın süsü ve cehaletin örtüsüdür.Tatlı dilli ve cömert elli olmalıdır! Sükut, âlimin ziyneti, cahilin aybına perdedir. Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr