Peygamber efendimiz, Ramazan orucuna, Ramazan hilalini görünce başlar, Şevval hilalini görünce bırakırdı. Hazret-i Aişe validemiz buyurdu ki: "Peygamber efendimiz, başka aylarda sakınmadığını Şaban ayında sakınırdı. Ondan sonra Ramazan ayı göründüğünde oruç tutardı. Eğer hilal buluta girip görünmezse Şaban'dan otuz gün sayar, tamam olduğu gibi oruca başlardı" Şabanı sakınmanın manası, hilalini ve günlerinin sayısını gözetmede ihtimam etmektir, demişlerdir. Efendimiz, "Onu gördüğünüz zaman oruç tutun ve onu gördüğünüz zaman orucunuzu bozun. Eğer bulut size engel olursa günlerini sayın", buyururdu. İbn-i Ömer hazretleri anlatır: Bir grup insanla Ramazan hilalini gördük. Ben de Peygamber efendimize varıp: - Ben gördüm, diye haber verdim. Peygamber efendimizin kendisi oruç tuttu ve Ramazan orucunu emretti. Başka bir zaman da bir Arabi Fahr-i Kainat efendimize gelip: - Ya Resulallah! Ben Ramazan hilalini gördüm, dedi. Fahr-i alem hazretleri - Allah'tan başka ilah bulunmadığına şehadet eder misin? diye buyurdu. Arabi: - Evet, dedi. Ondan sonra: - Benim Allah'ın elçisi olduğuma şehadet eder misin? buyurdu. Yine Arabi: - Evet, dedi. Bunun üzerine Fahr-i Kainat efendimiz: - Ya Bilal! Halk arasında nida et, oruç tutsunlar! diye buyurdu. Yukarıda geçen hadiste "Onu gördüğünüz zaman", sözünden murad, Müslümanlardan kimisinin görmesidir. Yoksa her kişinin görmesi değildir. İmam-ı azam hazretleri, gökyüzü bulutlu olduğu yahut tozla kaplı bulunduğu zaman adil bir kişinin şehadetini kabul etmek gerektir. İster kadın olsun, ister erkek olsun, demiştir.