Şunu iyi bilmelidir ki, hîle ile rızk artmaz. Hîle ile azar azar biriktirilen şeyler, ansızın gelen bir felâketle, birden bire giderek geride yalnız günahları kalır. Nitekim bir sütçü, süte su katardı. Bir gün, ansızın sel gelip, ineği boğdu. Adam şaşkın bir halde düşünürken, çocuğu dedi ki: "Kattığımız sular birikerek, gelip ineği götürdü!" Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki: "Ticarete hıyânet karışınca, bereket gider". Bereket demek, az malın çok faydası olmak, çok işe yaramak demektir. Az bir mal, bereketli olunca, çok kimsenin rahat etmesine, çok iyi işlerin yapılmasına yarar. Bereketli olmıyan, çok mal vardır ki, sâhibinin dünyada ve âhıretde felâketine sebep olur. O halde, malın çok olmasını değil, bereketli olmasını istemelidir. Bereket, emîn olanlarda bulunur. Hatta çokluk dahî emîn tüccarlarda bulunur. Çünkü, her müşterî, emîn tüccara gider. Hıyânet edenlere kimse gitmez. Bir tüccar düşünmeli ki, ömrü yüz seneden çok değildir. Âhıretin ise, sonu yoktur. Birkaç günlük ömrünün altın ve gümüşünü arttırmak için, ebedî ömrünü zarara sokmağı kim ister? Böyle düşünen bir satıcı hıyânet yapamaz. Resûlullah buyurdu ki: "Lâ ilâhe illallah diyenler, dünyayı dinden üstün tutmadıkça, Allahü teâlânın gadabından, azâbından kurtulurlar. Dîni bırakıp, dünyaya sarılırlarsa, bu kelime-i tevhîdi söyleyince, Allahü teâlâ, onlara, yalan söylüyorsun, buyurur." Her sanatta de hîle yapmamak farzdır. Çürük iş yapmak ve gizlemek haramdır. İmâm-ı Ahmed ibni Hanbelden "rahmetullahi teâlâ aleyh", gizli yama yapmağı sordular. "Kendi giymesi ve müşterînin giymek istemesi ile câiz olup, hîle olarak yapmak, yani gizli yamayı, yeni diye satmak günahtır. Aldığı para haramdır" buyurdu. İnsanlar fâsıktır, kâfirdir diyerek, hile, hıyânet yapmanın câiz olacağını sanmak doğru değildir. Hile, hıyânet ve başkalarının haklarına saldırmak haramdır. Haramlar, zaruret olmadıkca, hiçbir yerde, hiçbir sebeble helâl olmaz. İslâmın güzel ahlâkını her yerde tatbîk etmek lâzımdır. Güzel ahlâklı olmak sûreti ile Müslümanlığı tanıtmak, Emr-i ma'rûf yapmak olur. Kâfir ülkelerinde de haklarına dokunmamak, kanûnlarına uymak, kimseyi dolandırmamak, Müslümanlığın îcâbıdır.