Allah adamları mallarını satarken aşırı övmezlerdi. Çünkü, hem yalan söylemiş, hem aldatmış, hem de zulmetmiş olur. Hatta, doğru olarak da, müşterinin bildiği şeyi söylemezlerdi. Çünkü, bu da faydasız söz olur. Kıyamette her sözden sual olunacaktır. Yûnüs bin Âbid hazretleri, ipekli kumaş tüccârı idi. Malını satarken hiç methetmezdi. Övmezdi. İşçisi, bir gün, kumaşı gösterirken, müşterinin yanında,"Yâ Rabbî! Bu Cennet kumaşından bana da nasip et!" dedi. Hz. Yûnüs, bu sözün kumaşı methetmek olacağını düşünerek, kumaşı kaldırıp sattırmadı. Din büyükleri işte alışverişte böyle dikkatli idiler. Malın aybını, kusurunu da, müşteriden gizlemezlerdi, hepsini, olduğu gibi gösterirlerdi. Çünkü kusûru gizlemek, hainliktir, hıyânettir. Böyle yapan, malının kusurunu söylemeyen zâlim olur, günâhkâr olur. Malın iyi tarafını göstermek, karanlıkta göstermek hep zulüm olur, hîle olur. Resûlullah efendimiz, buğday satan birisinin buğdayına, mübârek parmaklarını sokup, içinin yaş olduğunu görünce: "Bu nedir?" diye sordu. Satıcı: "Yağmur ıslatmıştır" diye cevap verince: "Niçin saklayıp göstermiyorsun? Hîle eden, bizden değildir" buyurdu. İslam büyükleri, malını müşteriye gösterirken tüccarın Allah demesi, Kelime-i tevhid okumasını hoş karşılamazlardı. Çünkü bunları para kazanmaya alet etmek olur. Yine, müşteri çekmek gayesiyle dükkanına dini levhalar asmanın da, dini ticarete alet etmek olacağını söylerlerdi. Çünkü, hele dinden imandan habersiz kimselerin bu hareketi, din istismarı olur. Doğru da olsa, alışveriş yaparken yemin edilmesini istemezlerdi. Çünkü, yalan yere yemin etmek haramdır. Yani büyük günahtır. Doğru yemin ederse, az bir şey için Allahü teâlânın ismini söylemek saygısızlık olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: "Malını, yemin ederek beğendirene kıyamette merhamet edilmeyecektir." "Yalan yemin ile mal çok satılsa da böyle kazancın bereketi olmaz." "Alış verişte çok yemin etmek, malın bereketini giderir." Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr