Hud aleyhisselam

A -
A +

Hud aleyhisselam, Ad kavminin yaşadıkları yer olan Ahkâf diyarında doğup yetişti. Ad kavmine peygamber olarak gönderildi. Ahkâf, Yemen'de Aden ile Umman arasındadır. Hz. Hud'un babası Abdullah, annesi Mercane ismindeki saliha hanımdır. Hz. Hud'un annesi, ona hamile kaldığı gecenin sabahında, kalkıp baktıklarında, etrafta bulunan ağaçların yeşillendiğini, çiçeklerinin açtığını ve hiç mevsimi olmadığı hâlde çeşit çeşit meyvelerin bulunduğunu gördüler. Aynı zamanda; "Hud aleyhisselamın gelmesi yaklaştı; ona itaat etmezseniz helâk olursunuz" diye sesler duydular. Bir cuma gecesi Hz. Hud doğdu. Doğumuyla beraber, o beldede yaşayan bütün insanlarda, sebebini ve hikmetini anlayamadıkları korkuyla karışık bir titreme, kalb çarpıntısı meydana geldi. Mercane'nin bir çocuğu olduğu öğrenilince, önceden gördükleri hâlin hikmetini anladılar. Ana rahmine düşmesinden itibaren, her zaman fevkalâde hâlleri görülen Hz. Hud'un, bebeklik ve çocukluğu da başkalarından çok farklı idi. Soy bakımından baba ve dedeleri de kendi zamanlarının en seçkini idiler. Büyüyüp yetiştiğinde, çehre itibariyle zamanındaki insanların en güzeli, akıl bakımından da onların en mükemmeli idi. Bir gün namaz kılıyordu. Namazdan sonra kendisine sordular: "Bu ibadet kimin içindir? Kime ibadet ediyorsun?", " Beni ve her mahlûku yaratan Allahü teâlâya ibadet ediyorum." Yani herkesin ibadet ettiği putlara ibadet etmiyorsun, öyle mi? "Öyle. O putlar, hiç kimseye zarar ve faydası dokunmayan taş parçalarından başka bir şey değildir. Şeytan, müşriklere; yaptıkları kötü amellerini iyi; putlara tapmayı da süslü gösterdiği için, onlar putlara tapıyorlar. Hâlbuki kendisinden başka ibadet olunmaya layık, hiçbir İlâh bulunmayan, hak ve yegâne mâbud, yalnız Allahü teâlâdır." Annesi doğum esnasındaki halleri oğluna şöyle anlatır: "Doğumun yaklaştığında, pek çok vâdiyi dolaştım. Bu esnada, sana bir zarar gelmesinden ziyadesiyle endişe ediyordum. Bir cuma gecesi, sen doğunca, endişelerimin yersiz ve lüzumsuzluğunu, senin hususî olarak muhafaza edildiğini anladım. Çünkü doğduğun gecenin sabahında, o siyah vâdinin beyazlaşıp, kardan ak olduğunu gördüm. Kupkuru ağaçlar bir gecede yeşerip, taptaze olmuşlar ve meyve vermişlerdi. Bir gün seninle beraber giderken, 'Allahü teâlâ seni peygamber kıldı. Müjdeler olsun' dediğini işittim."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.