Münakaşa, cedelleşme, eksik, kusur arama; husûmete, hasım bellemeye, kin tutmaya ve düşmanlığa götürür. Husûmet, cedel ve itirazdan daha ileridir. Husûmette, ısrar ve inat öne çıkar. Bu ısrar ve inat bazen başlangıçta olur, bazen de karşısındakinin tavır ve davranışından kaynaklanır. Hazreti Âişe validemiz, Resulullahın şöyle buyurduğunu naklediyor: "Allah nezdinde erkeklerin en sevimsizi, münakaşada ısrar edenidir." Ebû Hüreyre hazretlerinin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte de şöyle buyuruldu: "Kim ilimsiz olarak bir husûmette mücadele ederse, o mücadeleden vazgeçinceye kadar Allahın öfkesine maruz kalır." İslâm büyükleri, "Husûmetten sakının! Çünkü husûmet, dini mahveder. Mütteki bir kimse, din hususunda hiçbir zaman husûmet etmez" buyurmuşlardır. Nitekim hadis-i şerifte hasedin ve kinin zararı şöyle bildirildi: "Eski ümmetlerden iki kötülük haset ve kin size bulaştı. Dinlerini haset ve kinle yıktılar." Evliyânın büyüklerinden Abdullah bin Hubeyk hazretlerine Horasan'dan Feth bin Şehraf isminde bir sevdiği geldi ve kendisinden nasîhat ricâ etti. Buyurdu ki: "Ey Horasanlı! Dilinle yalan söyleme, gözünle harama bakma. Kalbinle Müslüman kardeşine hased etme. Kin tutma ve iyi şeyler arzu et. Eğer böyle yapmazsan, sonunda bedbaht olursun." Bu zat Allahü teâlânın sonsuz ihsânına rağmen günah işlemekte ısrar edenleri; "Sana iyilik edene bile kötülük ediyorsun. Kötülük edene nasıl iyilik edebilirsin" diyerek, gafletten uyandırırdı. Evliyânın büyüklerinden Fudayl bin İyâd buyurdu ki: "Kim, din kardeşi için diliyle sevgi ve hulûs gösterir de içinden ona düşmanlık ve kin beslerse, Allah ona lânet eder, dilsiz yapar ve kalp gözünü köreltir." Hayvanları bile kötülemez, onlara lânet etmezdi. "Her kim bir binek ve yük hayvanına, lânet olsun, derse, o hayvan (hâl diliyle) der ki: Âmin, lâkin yüce Allah'a hangimiz daha fazla âsi ise, lânet onun üzerine olsun!" der buyurdu. Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr