Hz. Âdem'in mucizeleri

A -
A +

Âdem aleyhisselam, yırtıcı hayvanlar ile konuşurdu. Bu mucizesinin sebebi şöyledir: Âdem aleyhisselam, evladından bir kabileye uğrayıp, onlarla görüşmüştü. Bu kabile, dağda yaşayan vahşî hayvanların, kendilerine musallat olduğunu bildirip, şikayet etmişlerdi. Âdem aleyhisselam, o civarda bulunan yırtıcı hayvanları çağırdı. Hepsi toplandı. Bu vahşî hayvanları, "Evladıma niçin eziyet verip, rahatsız ediyorsunuz" diyerek azarladı. Toplanan vahşî hayvanlar dile gelip, "Bunlar arasında gıybet, nemîme (koğuculuk, söz taşımak) gibi kötü huylar yayıldığı için, biz onlara eziyet ediyoruz, sıkıntı veriyoruz" dediler. Bunun üzerine Âdem aleyhisselam, evlatlarına, iyi geçinmelerini, birbirleriyle çekişmemelerini emretti. O kabile de gıybet, dedikodu gibi kötü huyları terkedip, iyi geçindiler. Bundan sonra hayvanlar onlara zarar vermedi. Âdem aleyhisselam uzak bir yere gitmek isteyince, mesafeler kısalır ve oraya kısa zamanda ulaşırdı. Hz. Havva ile buluşmak için Allahü teâlâya duâ ettiğinde, Allahü teâlâ duâsını kabul edip, ona uzun mesafeleri kısa zamanda alma mucizesini verdi. Böylece uzaklıklar yakın kılındı. Kısa zamanda Hindistan'dan Mekke'ye vardı ve Arafat Ovasında Hz. Havva ile buluştu. Kavuştukları bu ovaya, orada buluşmalarından dolayı Arafat denilmiştir. Âdem aleyhisselam, Kâbe-i muazzamayı yaptıktan sonra, Hindistan'a gidip orada dünya işlerinden ziraat, ticaret yapıp, evlatlarını yetiştirmekle meşgul oldu. Peygamber olduğu bildirilince, Allahü teâlânın emirlerini tebliğ etti. Bu sıralarda evladı ve torunları çoğalmıştı. Bunlar, birbirleriyle gayet iyi geçiniyorlar ve mesut bir hayat yaşıyorlardı. Âdem aleyhisselamın evladından Kâbil, Hâbil'i şehit edince, aralarında bir karışıklık çıktı. Kâbil oradan kaçıp gitti. Aradan kırk sene geçmişti. Kâbil'in evlatları haramlara dalıp, kötü işlerle meşgul oluyordu. Allahü teâlâ Âdem aleyhisselama Kâbil'in evlatlarını dine davet etmesini emretti. Âdem aleyhisselam, onları dine davet edince, mucize istediler. Bunun üzerine Âdem aleyhisselam mübarek elini büyük bir kayaya dokundurdu. Dokunur dokunmaz kayadan birdenbire hâlis bir su fışkırmaya başladı. Bu mucize üzerine çoğu iman etti. Sonra o suyun çevresinde ziraat ve sanatla meşgul oldular...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.