Hz. Cebrail ile konuştu!

A -
A +

Hazreti Enes buyurdu ki: Resûlullah Efendimiz bir vakit hastalandı. Hastalığı uzadı. Bir sabah Hazreti Ebû Bekir Sıddîk, Resûlullah Efendimizin ziyâretine gitmiş idi. Zîrâ, her işi herkesten önce yapmayı severdi. Bu âdet-i şerîfesi idi. Varıp gördü ki, Resûlullah hazretleri evinde yatmış, mübârek başını Dıhye-i Kelbî'nin dizine koymuştu. Hazreti Ebû Bekir, Dıhye-i Kelbî'ye selâm verip, 'Resûl-i ekremin hâli nasıldır?' dedi. Dedi ki; hayırdır ey halife-i Resûlillah! Ebû Bekir Sıddîk dedi ki; Allahü teâlâ sana hayır versin. İyi karşılıklar versin. Bu müjdeyi bana verdin. Dıhye dedi ki; yâ Ebâ Bekir! O Allahü teâlâ hakkı için ki, Ondan gayri Allah yoktur, ben seni gayrilerden, herkesin sevdiğinden çok severim. Senin benim yanımda hediyelerin vardır, sana ulaştırayım. Sen Allahü teâlânın Resûlünün halifesisin. Enbiyâ ve Mürsellerden sonra, Âdemoğullarının seyyidisin "aleyhissalâtü vesselâm". Sana tâbi olan ve seni seven felâh bulur. Bütün hayırlar, iyilikler, felâh kelimesinde toplanmıştır. Felâh; dünya ve âhirete âit isteklerin yerine gelmesine derler. Denilmiştir ki; felâh dört şeydir: Bir bekâ ki, fenâsı olmaya. Bir zenginlik ki, fakîrliği olmaya. Bir izzet ki, zelîlliği olmaya. Bir ilim ki, cehli olmaya. Seni sevmeyen ve sana uymayan ziyân etti. Her kim ki seni dost tutar, Resûlullah hazretlerinin dostluğu ile dost tutar. Her kim sana buğz eder. Resûlullah hazretlerine buğzu olmak sebebi ile sana buğz eder. Senin dostun hakîkatte Allahü teâlâ hazretlerinin ve Resûlünün dostudur. Senin düşmanın, hakikatte Allahü teâlâ ve Resûlünün düşmanıdır. Her kim ki, seni düşman tutar. Muhammed Mustafâ'nın şefâati o kimseye vâsıl olmaz. Her kim ki, Muhammed Mustafâ'nın şefâatinden mahrûm olur. O kimse Allahü teâlânın rahmetinden de mahrûm kalır. Yâ Ebâ Bekir, sen bunun için iyi ve azîzsin; yakın gel. Yakın geldiği ânda, Dıhye kayboldu. Resûlullah Efendimiz de uykudan uyandı. Buyurdu ki: Yâ Ebâ Bekir! Bu sual-cevap şeklindeki konuşma nedir? Ebû Bekir hazretleri de Dıhye ile yaptığı konuşmayı haber verdi. Resûlullah aleyhissalâtü vesselâm, buyurdu ki: Yâ Ebâ Bekir! O Dıhye değil idi. O Cebrâîl-i emîn idi. Sana haber verdi o isimlerden ki, Allahü teâlâ ve tekaddes hazretleri onları sana verdi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.