Musa aleyhisselâm, Samirî'ye beddua etti ve İsrailoğullarına tövbe etmelerini bildirdi. İsrailoğulları, Musa aleyhisselâmın dediklerini kabul ettiler ve tövbe ettiler. Musa aleyhisselâm, kavmine, Tevrat'ın emirlerini ve yasaklarını tebliğ eyledi. Başlangıçta Tevrat'ı ve Tevrat'ın emirlerini kabul etmeyen İsrailoğulları, Musa aleyhisselâmın gösterdiği mucizeler karşısında Tevrat'ı kabul edip, ona göre ibadet etmeye başladılar. Mısır'dan çıkışlarının ikinci yılında, Musa aleyhisselâm, İsrailoğullarıyla beraber Tûr-i Sina civarında bulundukları sırada, Allahü teâlânın emriyle, saf altından bir sandık ile yedi renkli atlastan kubbeli bir çadır ve etrafına bir duvar yaptırdı. Sandığın içine gökten inen şerefli levhaları yerleştirdi. Sandığa Tabut-i Şehâdet, etrafını saran kubbeli çadıra da Kubbe-i Zaman ismini verdi. Kubbenin içinde buhur yakmak ve etrafında kurban kesmek için yerler hazırladı. Vahye uygun olarak tamamlandıktan sonra, gökten nur inip kubbeyi kapladı. Nurun parlaklığından, Musa ve Harun aleyhimesselâmdan başkası kubbeye giremedi. Günlerce kurbanlar kesildi. Musa aleyhisselâm; vekillik, imamlık, kubbede buhur ve kandil yakma, kurbanlarla ilgilenme, mevki ve makam sahiplerine uygun elbise giydirme vazifelerini Harun aleyhisselâm ile onun evlâdına ve zürriyetine verdi. Nâzab, Ubeyhu, Ayzâr ve Eysâmâr adında dört evlâdı olan Harun aleyhisselâm, İsrailoğullarının, Tîh çölünde kalmaya mahkûm edildikleri kırk senenin sonlarına doğru, Hazreti Musa'dan birkaç sene evvel vefat etmiştir. Allahü teâlâ, Hazreti Musa'ya vahyederek buyurdu ki: "Ben kardeşin Harun'un ruhunu kabzedeceğim. Filân dağa gitmenizi istiyorum." Bu ilâhî emir üzerine; Hazreti Musa ile Hazreti Harun ve oğulları, bildirilen dağa doğru yürümeye başladılar. Şehirden uzaklaşıp dağa vardıkları zaman, ışık saçan bir mağaraya girdiler. Mağara içinde; süslü, güzel işlemeli bir taht vardı ve etrafında; "Bu eşsiz taht, kimin bedenine uygun gelirse, onundur" diye yazılı idi. Bunun üzerine Harun aleyhisselâm çıkıp yattı ve tam geldi. "Bu bana uygundur" dedi. Oradan inerken, Azrail aleyhisselâm bir genç suretinde gelip dedi ki: "Hazreti Harun'un ruhunu kabzetmek için geldim." Harun aleyhisselâm, Hazreti Musa ve kendi oğullarıyla helâlleşti. Sonra da Azrail aleyhisselâm ruhunu kabzetti. Musa aleyhisselâm, Hazreti Harun'un evlâtlarıyla birlikte cenaze namazını kılıp, o mağaraya defnettiler.