Şuayb aleyhisselâm, peygamber olduğunu Allahü teâlânın emriyle açıklayınca; kavmi, koyun sahibi olmayan Hazreti Şuayb'ın, kendilerinin koyunlarını ellerinden almak için böyle bir yola başvurduğunu iddia ettiler. Şuayb aleyhisselâm bunu duyunca, üzüldü. Kendisine koyun ihsan eylemesi için Allahü teâlâya duâ etti. Orada bulunan taşlara eliyle işaret etmesi emrolundu. Hazreti Şuayb emredildiği şekilde taşlara işaret edince, o anda hepsi koyun oldu. Hazreti Şuayb'ın koyunları, kavminin koyunlarının birkaç misli fazla oldu. Hazreti Şuayb'ın kavminin bulunduğu yerde büyük kum tepeleri vardı. İnsanlar onlardan çok sıkıntı çekiyorlardı. Hazreti Şuayb'dan bu kum tepelerini kaldırmasını istediler. Şuayb aleyhisselâm da duâ etti. Sonra eliyle işaret edince, Allahü teâlânın izniyle tepeler, uçan kuşlar gibi kalkıp, kimsenin rahatsız olmayacağı bir yere kondular. Şuayb aleyhisselâm bir dağa çıkacağı zaman, dağ küçülür; âdeta bir deve gibi çökerdi. Şuayb aleyhisselâm istediği yere çıkınca, yine eski hâlini alırdı. Hazreti Şuayb'ın mucizelerinden biri de doğru yoldan sapmış olan Eykelilerin, "Eğer peygamber isen, bizim üstümüze gökten bir parça düşür!" demeleri ve Hazreti Şuayb'ın bu hâli Allahü teâlâya arz etmesi üzerine, gökten azap inmesidir. Önce sıcaklık artmış, daha sonra da serin bir bulut görünmüştü. İnsanlar, bulutun altına toplanınca, üzerlerine ateş yağarak hepsi helâk oldular. Onların hâlini seyreden müminler ise hiç rahatsız olmadılar. Hâlbuki onlarla aralarındaki mesafe fazla değildi ve onları seyrediyorlardı. Hazreti Şuayb'ın peygamberliğine inanmayan Eyke halkı, ondan mucize istediler. Şuayb aleyhisselâm da çevredeki putlara hitap edip dedi ki: - Rabbiniz kimdir? Ben kimim? Söyleyin! Taş ve ağaçtan yapılmış, cansız birer mahlûk olan putlar, dile gelip dediler ki: - Rabbimiz ve yaratıcımız Allahü teâlâdır. Ya Şuayb! Sen ise Allahü teâlânın peygamberisin! Bu sözleri söyleyen putların hepsi, yerlere düşüp paramparça oldular. Bu sırada şiddetli bir rüzgâr esti. Kâfirler kaçıp evlerine saklandı. Birçok kimse, bu mucizeler karşısında imanla şereflenip, mümin oldu. İnanmayanlar, azgınlıklarını daha da artırdılar. İnananlara eziyet etmeye kalkıştılar.