Yakûb aleyhisselâm, oğlu Hazreti Yusuf'a kavuştuktan sonra, Mısır'da oğullarıyla birlikte on seneden fazla yaşadı. Vefatı yaklaşınca, oğullarını başına toplayıp şu vasiyette bulundu: "Ey oğullarım! Muhakkak ki Allahü teâlâ sizin için, kendisine iman ve adâleti emreden hak dini seçti. Ölüm gelmeden önce, Allahü teâlâya ibâdet ediniz. İbâdetlerinizde ihlas ve huşû üzere olunuz. Hayatınız boyunca bu dinden uzaklaşmayınız, yoksa helâk olursunuz." - Ey oğullarım! Benim ölümümden sonra neye ibâdet edeceksiniz? - Ey babamız! Senin ve babalarımız İbrahim'in, İsmail'in ve İshak'ın ibâdet ettiği tek olan Allaha, şimdi olduğu gibi gelecekte de ibâdet edeceğiz. Biz Ona teslim olmuşuzdur. Yakûb aleyhisselâmın ölüm vakti gelince, melekler de gelip hazır oldular. Yakûb aleyhisselâma cennetteki makamlarını ve çeşit çeşit örtüleriyle örtülmüş olan kabrini gösterdiler. Yakûb aleyhisselâm kabre baktığı zaman, orada minberler üzerinde güzel ve nur yüzlü melekleri gördü. Hazreti Yakûb'a bir bardak su verdiler. Hazreti Yakûb, o bardaktan içmeye başlayınca vefat etti. Oğulları, cenaze namazını kıldılar. Vasiyeti üzerine Kudüs yakınlarındaki Halilürrahmân'da bulunan babası İshak aleyhisselâmın yanına defnedildi. (Bildirildiğine göre burada dört kabir mevcuttur. Bunlar; İbrahim aleyhisselâma, Sâre validemize, İshak aleyhisselâma ve Yakûb aleyhisselâma aittir.) Yakûb aleyhisselâm, dedesi İbrahim aleyhisselâma gönderilen sahifelerdeki emir ve yasakları, insanlara tebliğ ediyordu. Hazreti İbrahim'in dininde haram olmamakla birlikte, bazı şeyleri kendi nefsine haram kılmıştı. Bu sebeple İsrailoğulları da Yakûb aleyhisselâma tâbi olarak onları nefslerine haram kılmışlardı. Bunun sebebi şöyle bildirilmiştir: Yakûb aleyhisselâm, şiddetli bir hastalığa yakalanmıştı. Hastalığın verdiği ağrı ve sızıdan dolayı gece gündüz uyuyamıyor, çok acı çekiyordu. Bir gün; "Eğer Allahü teâlâ bana bu hastalığımdan şifa verirse, yemek içmek kabilinden olan en çok sevdiğim şeyleri yiyip içmemeyi nezr ediyorum" demişti. Bu sebeple devenin eti ile sütünü ve içyağını nefsine haram kılmıştı. Bu husus Kur'an-ı kerimin Âl-i imrân suresi 93. âyetinde mealen; (Tevrat indirilmeden önce, İsrail'in [Yakûb'un] kendisine haram kıldığı şeylerden başka, yiyeceğin her türlüsü, İsrailoğulları için helâl idi) buyurularak haber verildi.