İ­ki tür mü­na­fık var­dır!

A -
A +

Mü­na­fık­lık, içi­nin dı­şı­na uy­ma­ma­sı­dır. Ger­çek ma­na­da mü­na­fık ise kal­bin­de kü­für olan kim­se­nin mü­min ol­du­ğu­nu söy­le­me­si­dir. Kal­bin­de di­ne düş­man­lık olup, dost­luk gös­ter­me ha­li­dir. Küf­rün en kö­tü­sü bu­dur. Re­su­lul­lah efen­di­miz za­ma­nın­da Me­di­ne şeh­rin­de­ki mü­na­fık­la­rın rei­si, Ab­dul­lah bin Übey bin Se­lul idi. Mü­na­fık­lar, Müs­lü­man­la­rın Be­dir Ga­za­sın­da­ki za­fer­le­ri­ni gö­rün­ce, Müs­lü­man ol­duk­la­rı­nı söy­le­di­ler. Fa­kat, kalp­le­ri ile inan­ma­dı­lar. Böy­le kim­se­ler, Müs­lü­man ol­du­ğu­nu söy­le­se­ler, na­maz kıl­sa­lar da, mü­na­fık­tır. Ha­di­si şe­rif­te, "Müs­lü­man­la­ra, söz­le­riy­le dost­luk gös­te­rip, dav­ra­nış­la­rıy­la düş­man­lık eden­le­re, Al­la­hü tea­la ve me­lek­ler la­net ey­le­sin" bu­yu­rul­du. Baş­ka bir ha­dis-i şe­rif­te, "Mü­na­fı­kın üç ala­me­ti var­dır: Ya­lan söy­ler, sö­zün­de dur­maz ve ema­ne­te hı­ya­net eder" bu­yu­rul­du. Bir de sö­zün­de dur­ma­yan, sö­zü özü­ne uy­ma­yan kim­se­le­re mü­na­fık de­nir. Bun­lar kâ­fir de­ğil­dir­ler, fa­sık, gü­nah­kâr­dır­lar. Dı­şı içi­ne uy­ma­yan, iki­yüz­lü kim­se­ler­dir. Söz ile olan bu ha­lin kü­für ol­ma­dı­ğı, ha­ram ol­du­ğu, mu­te­ber ki­tap­lar­da bil­di­ril­miş­tir. Gü­nü­müz­de ger­çek ma­na­da mü­na­fık az­dır. İlk za­man­lar Müs­lü­man­lar güç­lü ol­duk­la­rın­dan kor­ku­dan böy­le dav­ra­nı­yor­lar­dı. Bu­gün böy­le bir kor­ku­la­rı ol­ma­dı­ğı için kü­für­le­ri­ni, düş­man­lık­la­rı­nı açık­ça ya­pı­yor­lar. Ço­ğu za­man Müs­lü­man giz­len­mek zo­run­da ka­lı­yor. Bu ha­li Re­su­lul­lah efen­di­miz ha­ber ver­miş­ti. Ha­dis-i şe­rif­te bu­yu­rul­du ki: "Bir za­man ge­lir ki, şim­di ara­nız­da mü­na­fık­la­rın giz­len­di­ği, iba­det ya­par gö­rün­dü­ğü gi­bi, o za­man da mü­min­ler giz­le­nir, iba­det­le­ri giz­li ya­par­lar." İb­ni Ha­cer bu­yur­du ki: "Ni­fak ya­ni mü­na­fık­lık, dı­şın içe uy­ma­ma­sı de­mek­tir. Sö­zü, özü­ne uy­maz. İti­kad edi­le­cek şey­ler­de mü­na­fık­lık yap­mak, kü­für­dür. İş­le­rin­de ve söz­le­rin­de mü­na­fık­lık yap­mak, ha­ram olur. İti­kad­da, iman­da mü­na­fık­lık, di­ğer küfr­ler­den da­ha fe­na­dır." Mü­na­fık­lık ala­me­ti gö­rü­len her­ke­se mü­na­fık de­mek yan­lış olur. Me­se­la, ifa et­mek, ye­ri­ne ge­tir­mek ni­ye­ti ile va­at yap­mak ca­iz­dir, hat­ta se­vap­tır. Böy­le va­di ifa et­mek va­cib de­ğil­dir, müs­te­hab­dır. İfa et­me­mek ten­zi­hen mek­ruh olur. Ha­dis-i şe­rif­te, "Bir kim­se, yap­mak ni­ye­ti ile ver­di­ği sö­zü tu­ta­maz­sa gü­nah ol­maz" bu­yu­rul­du. Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.