İbni Sebe'yi uzaklaştırdı

A -
A +

Hâce Muhammed Pârisâ, Fasl-ül-hitab adlı eserinde bildirir. Hazreti Ali buyurmuşlardır ki: "Bir tâife beni Ebû Bekr, Ömer ve Osmân "radıyallahü teâlâ anhüm" hazretlerinin üzerlerine üstün tutarlar. Gönüllerinde nifâk vardır. Bununla ehl-i İslam arasına ihtilâf ve fitne salarlar. Bana Resûlullah Efendimiz haber verdi. Bunlar ile mücadele etmeyi bana emretti. Zâhiren ehl-i İslam'a kardeş olduklarını söylerler. Bâtınlarında din düşmanıdırlar. Yalanı güzel, kötülükleri temiz görürler. Kur'ân-ı kerîmin hükümünü kaldırırlar. Kötülük üzerine birbirleri ile yarışırlar. Resûlullah Efendimize ve Eshâb-ı kirâmın büyüklerine dil uzatırlar. Eshâb-ı kirâm arasında olan vâkı'aları anlatıp, anladıklarına tâbi' olurlar. Hak teâlâ hazretleri onları affetmez. Küçükleri büyüklerinden bozuk fikirleri öğrenip, o şekilde terbiye olunurlar. Sünnet-i İslam'ı harâb ederler. Bid'atleri yayarlar. O zamanda Resûlullah'ın sünnetine yapışan kimse şehîdlerin ve âbidlerin efdalidir. Saadet onlarındır. Yeryüzünde bunlardan dahâ hoşlanılmayan kimse yoktur. Yerin gadabı onlaradır. Gök istemiyerek onların üzerine gölge verir. O tâifenin âlimleri o günde gök altında olan kimselerin şerlisidir. Fitne onlardan çıkar ve onlarda olur. Allahü teâlâ korusun. Sahâbe-i güzîni meclislerinde kötülerler. Bu habîs işi kendilerine şi'âr ederler. Hikmet kalblerinden gider. Allahü teâlâ bid'at ve dalâlet ehlinin şekillerini değiştirir." Eshâb-ı güzîn bu sözleri işittiler. Dediler ki: "Yâ Emîr-el mü'minîn. Eğer biz o zamana erişirsek ne yapalım." Hazreti Ali buyurdu ki: Îsâ aleyhisselamın havârîleri gibi olunuz. Allahü teâlâ, Nebîsine İtâ'atten ve Eshâbına muhabbetten ve o tâifeden uzak olmaktan başka size bir şey emretmemiştir. Ben size derim, Hak ve sünnet üzerine olmak, bid'at ve dalâlet üzerine olmaktan hayırlıdır. Rivâyet olundu ki, Hazreti Ali'ye Abdullah bin Sebe'nin, kendisini Ebû Bekr, Ömer ve Osmân'dan üstün tuttuğu bildirilince, Hazreti Ali yemin ederek "Vallahi onu en ağır şekilde cezalandırırım" buyurdu. Dediler ki: Yâ Emîr-el mü'minîn! Sana muhabbet edene bunu nasıl yaparsın? Elbette yaparım. Benim olduğum şehirde olmasın, diyerek hemen bulunduğu şehirden sürdü.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.