İbret almıyorlardı...

A -
A +

Ad kavmine gelen müthiş kuraklık ortalığı kavururken, Hûd aleyhisselam, hiç durmadan sabır ve merhametle onları dine davet ederek, sıkıntıların, bu zor şartların, daha büyük bir azabın habercisi olduğunu söylüyor, bütün bela ve musibetlerin, kendini dinlemeyip, karşı çıkmaları sebebiyle geldiğini bildiriyordu. Böylece, onların küfür ve inattan vazgeçmelerine çalışıyordu. İşin şaşılacak tarafı, bu hâlde bile onlar, Hûd aleyhisselamın söylediklerini kabul etmedikleri gibi, işkence etmeye, hatta onu öldürmeye kalkışıyorlardı. Meydana gelen bu müthiş kuraklık sebebiyle, Ad kavminin hepsi perişan oldu. Sonunda Hz. Hûd'a gelerek yalvardılar: "Sen doğru sözlü, duâsı makbul, yardımsever, iyilik sahibi, emin bir zatsın. Duâ et de, bundan sonra davarlarımız kırılmasın. Yağmurlar yağsın. Bolluk meydana gelsin." Hz. Hûd, onlara cevaben dedi ki: "Ben duâ edip de yağmur yağarsa, siz benim bildirdiğim şekilde iman edip, günahlarınıza tövbe eder misiniz?" Bu durum karşısında, hemen geri dönüp, bu teklifi kabul etmediler. Ad kavmi üç seneden beri devam eden kuraklık sebebiyle perişan olup, mecalsiz kaldı. Hûd aleyhisselam, bu hâlin bir fırsat olmasını diliyor, böylece artık yola gelebileceklerini tahmin ediyordu. Fakat, durum tam tersine cereyan etti. Hûd aleyhisselamın daveti devam ettikçe, Adlılar, yumuşayacakları yerde, aksine diş biliyorlar ve inkâr, yalanlama, kaba ve sert cevap vermede pek aşırı gidiyorlardı. Hatta, kuraklık ve kıtlık sebebiyle, bu hâle düşmelerine Hz. Hûd'un sebep olduğunu ileri sürerek, ona daha çok düşman oluyorlar, kinleri de gittikçe artıyordu. Kendilerinin çok zâlim ve âsi olmaları sebebiyle, başlarına gelen bu belayı Hz. Hûd'a yükleyerek, nihayet onu tuzağa düşürmeye ve öldürmeye karar verdiler. Kendi aralarında aldıkları bu kararı uygulayabilmek için, bir de tuzak hazırladılar. Bu çirkin plânlarına göre, Hz. Hûd'a güya, cevap veremeyeceği sorular soracaklar, ondan gücünün yetmeyeceği bazı şeyler isteyecekler, cevap veremeyince de, etrafta bulunanlara; "Gördünüz mü? İşte bakın, bu yalancının biridir. Söyledikleri, eskilerin yalanlarından ibaret uydurma ve düzme şeylerdir" diyeceklerdi. Asıl maksatları mucize istemek ve mucize gösterilirse iman etmek değil, Hz. Hûd'u zor durumda bırakmaktı. Böylece, diğer insanları da tahrik edip, Hûd aleyhisselama saldıracaklar, öldüreceklerdi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.